1
Yorum
2
Beğeni
4,5
Puan
1323
Okunma
Tanrım, Gecemin
Bir:
tanrım, gecemin annesi
nasıl da yara bandını çekmiş yüzüne
feci fıkralar bilen çiçekler, elbet hatırlayacak
geçmişten bir anıyı gülümseyerek.
yaralı at, pis sigarasını duaya erketeliyor
geçiyor sonra önüne günün
vahşi bir yağmura soyunuyor denizi öpmek için
rüzgârın telaşı hep bilindik.
göğüs kafesine kaç kadın sığdırabilir bir adam
hele günlerden perşembeyse,
öyle böyle değil anason kokulu bir perşembeyse
eldivenlerini çıkartmadan bir kelebekle tokalaşırken
ses tellerine irinli kuşlar konarken
bir an umut edecek sevdiğinin gözlerini
gecenin arkasına saklanmış bir tanrı konuşuyor benimle
böylesi bilindik, böylesi hep iyi.
tanrım, gecemin süt annesi
nasıl da alkışlıyorlar ölü kuşları
minik serçelerin tütsülü ağızları bir kadının göğüslerine
benziyor, benzetiliyor yepyeni bir renk ararken
yeni yetme gökkuşağı ağrısı.
İki:
kehribar bir tespih taşıyor adam
gece nöbetlerini sayıyor, selamsız öksürükleri
dünya tükürüklerini kusuyor ayak ucuna
tanrım, ah benim gecemin ikiz kardeşi
sebebini söyledikçe çoğalıyor kum saati
zaman akıp geçiyor bir tramvayın eskitme camından
el ele tutuşamıyor yolcular, başına buyruk geçiyor yol
yolların ağzı vicdan kokuyor yalanların hesabını yapmaktan.
sanki kedisine bir ciğer yedirmiş gibi günahın
en tatlı anlarından başlıyor acı çekmeye yağmur kadın
tınılarını duyuyoruz topuklu ayakkabısının
çivileri bir pikap iğnesi gibi dönüp dolaşıyor her yanı
çıkardığı tonlardan atlıyor küçük balıklar
sanarsınız ki ağzı bir gül akvaryumu.
kör nefesler vardır hani görmez bir ötekini
dudaklarını yarım ay yapmış güzeller geçer simit yiyen
çocukların boğazından, üstünü mumla örtmüş bir yemeğin
sabah erken kalkılacak sözü vermiş randevusunda
bir ölünün burnunu karıştırması çok da ayıp olamaz
her gün aynada gördüğün bir başkasıysa.
nasılsa hatırlanılmaz adım,
kan diye toplanırım bütün damarlarda
ve hacmim uyum sağlar boşluklara
bir asansör çıkar gökyüzüne
ben korktuğumdan değil ama uçmayı tercih ederim
annesinin elini yeni bırakmış martılar gibi uçmayı
sevecen, heyecan ve neşeyle.
oyun hamurlarıyla bir Galata Kulesi yapsam
çocukluğuma gider eski evimizde kalırım
babam yine ölmüş olur belki de yeni ölmüş
dövdüğüm niyetlerden ben de sebep olarak görülürüm
görüşürüm imza atmayı daha yeni öğrenen nikah memuruyla
bir gecemin annesi, ah tanrım
bir tek seni tanırım perşembe günleri
anneme hep sonradan yakalanırım.
Üç:
ilk defa kinle besliyorum kendimi,
intikâm peşinde koşan buyruklarını yerine getirmeyecek
soytarı pejmürde çığlıklar, çığlık sıkı bir örnek
Fransa’da bir matmazele dört köşe yol sorulmaz
ve çünkü müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz.
yalancı sevgilim, gösterdi gerçek yüzünü zamanın irkilen aynası
seni gördüm, eski gördüğüm değildi
bittin dercesine vurduğun tokatlar bir duvarın asık bacaklarına değdi
ve bittin sevgilim benim için, yargı ve şüphe aşkın temiz geliniydi.
kınalı elleri var şimdi masmavi denizin
kanım boylum boyunca uzanmış seyrediyor güneşi
gittiğimin kanıtı köpükler esrik esrik duruyorlar dalgalarda
başımı dik tutmak için koparttım omzumdan
öyle koştum sensizliğin dar sokaklarına.
kehribar renk değiştirdi değiştirecek üzüntüden
gecenin nöbetleri bitmek bilmiyor
ama atlattım kırmızı rujunla çizdiğin geceyi
sonra sordum kendime, neden böyleydi
neden dünya ayaklarının üstünde dururken şişerdi
ya da mazgallardan akan gürültülerin
bir şehri ne kadar aldatıcı olduğunu gösterebilirdi.
senin sesin geçiyor bak şimdi
titremiyor kulak zarım bile, gülümsüyorum
aşağılanmışlığıma ve herkes oluşuma
hızlıca geçiyorum bana sonsuz bıraktığın kederi.
Dört:
evet sana iyi günler yaşatamadım ama hep bir inancım vardı
kırdığın kadar kırmışsam say sen geceyi
eskiyecek üzerimdeki o günkü gömlek
anılar kokacak üstüm başım, sersem sersem yürürken her yeri
sarıyla çizilecek gökyüzüne, buralardan gidersem
"ne güzel şey hatırlamak seni"
eski sevgiline bir parmak ucu sevgi gösterisi,
unutmalara yollandım, herkesliğimle aldım bileti
kör ucundan çekti hayat
paslanmış gözümün elleri.
ben şimdi cevap verilemeyecek kadar olmuşum
anlaşamadığın yabancı insanlardan olmuşum
gelmişim de olmuşum, olmuşum da olmuşum
pekâlâ diyebiliyorum aldatılmalar artığında
ve eskitiyorum parmak uçlarıma dokundurttuğum zamanları
şimdi şimşekler bile çakmıyor artık o küçücük bulutun alnında.
Beş:
bu şiiri evet yazdım, senin için mi artık kestiremem
bildiğim tek şey var kırmızı yalnızca kırmızı değildir
bu da bir örnektir sevgilim, elma da elma değildir misâl
çay koy da demleyelim günleri
beni bıraktığın geceden tutmam artık bildiklerimi.
sadece tanrıya konuşurum bundan sonra
yalanlarıyla bileylerim geçmişimi...
bana bir gölge uykusu var gittiğim ve kovduğun yollardan
sana sancılı bir öğle ikindisi
gözlerinden kalkacak cenazem
ve gözlerimden kalktı cenazen
selâ diye okudum son şarkımızı
hüzünlü bir cemaat yalnızlığıyla giderken.
ah tanrım, gecemin annesi
öldü, öldüm, öldü!
rdü-
*
Payanda
5.0
50% (1)
4.0
50% (1)