35
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
1956
Okunma

solmuş birkaç yaprakta düştü kalemimin sayfalarından
çık salın gençliğim
düşüncendeki her fırtınayı as çarmığa
atışmalarında da intiharı düşünen nefesim
bir solukta martıların gagasında çığlık
koluna giydiği örümcek ağında
depreşirken acı hülyaları
dokundu ibresi yelkovanın vakitsiz saniyelerine
anılarında hep çocukluğunun kimsesizliği
iz bıraktı kardan beyaz geleceğine
istanbul semalarının bulanık dantelleri
gergeflerin ince ipeklerinde dokundu
sorgusuzca
soldu renkleri umursamaz insalığın parmaklarında
şehrin kıyılarına suskunluk çöktü
isyankar bakışların asiliğinde
kirli paslı ayak tozları
düştü peşi sıra karacaahmete
ecel bu ya bir gün elbet kapına değecek elleri
istemesende gitmeyi
tamamdır takatin tükendiğinde
cenk eder kılıç kuşanır surların kırık dökük betonları
teskeresi iyot kokan havanın tavanına
her göz kırpışta adı düşer sultanların
imamesi çekilir sözleri us deminde
ve artık yıkanır anıların kıskanç dorukları
nisan yağmurlarının bereketinde
kız kulesinin merdivenlerinde
ben değmesem de koca şehrin duygularına
haremden vapur sesinde uğrar kulaklarıma sessizliği şehrin
damıtır köpük köpük acılarımı dalgalarında
besteler nihavent makamında
şiir yazar nokta nokta yüreğime
arnavut kaldırımlarına çiğ düşer tan yerinde
bakarım esrarengiz gecenin arka yüzüne
bayatlamış bir aşk kokusu gelir her limanın kuzeye bakan yanından ısrarla…
işte yine bir pazar sabahı İstanbul mavileşir kirpiklerimin mahzeni gözlerimde
n.altın 15/03/ 2012
5.0
100% (36)