13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1315
Okunma
uslu durup bekledim babamı, annemi hiç üzmedim
geri dönünce şeker getirecekti, gelmedi
usturasını dilinde bileyen ıslıklar çalıyorum
ağustostan bozma günlere özlemli
tenimde, sevda yanığı bir yazdan kalma sızılar, bulutlanıyorum
çizgilerinden taşırmadan boyuyorum dünyayı
gösterilen renklere değil, kendi renklerime
yattığım yârden, gözlerini asıyorum gökyüzüne
senin mavin gökyüzü şimdilerde
hangi ilkim geçse kabilemden, rüzgâr oluyor sesin
sarsarak ruhumun en kuytusunu
isyan çıkartıyor, renkler yetmiyor
rüzgar bile kar etmiyor, suskunum
yaprak kıran bir sonbahar dayanıyor okyanusuma
kör etim yeşili, iklimleri yok saydım
kabileme uzak bir yüzüm şimdi
göç mevsimi kondu göğsüme
hep sarı sonbahar…
gel diye bekliyorum, ödünç al gök kuşağını
göç kuşağını durdur, ömrüme kat tüm renklerini
baharım ol, güneşi daha parlak kıl
gel, şeker getirme
bozdum usluluğumu
toprağa düşen ilk yağmur damlası gibi
sessiz sedasız, bereketli dayandım iklimlerin kapısına
resimlerden yaptığım muskaları takıyor tanrılar
korumak için çadırlarını
gel, bitsin bu çok renkli tehlike
Kubilay Yıldız