Okuduğunuz
şiir
30.10.2009 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Kendice Gidiş
Sularda ayak izleri buldum, sözün ıslaklığında öldüm. Lanetimi bilerek...
yazıksın dedi oysa denizin kıyısıyım ben kayıklar geçer güneşler geçer balıklar geçer geçmem ben
atık bir tarafım var bilirim sürer bir şeyler yol gibi sürer durmadan
son sözünü anımsıyorum bana -sen mavisin dedi -sendeki yürek değil ışık yüklü bir sunak -öyle bir cehennemin var ki git kendini sulara bırak dedi
inandım ki lanetidir aşkın inanmak ne aldıysa yine yerine koymadan gitti yazık kaldı suların çekildiği balad
hatırlıyorum bir martı gülüyordu kıyısı oldum beklemenin sırt üstü denizin dibinde durarak
K.Y.
Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
bizler amatör şairler değil miyiz okurken ille de hata aramak ve bulmak ve onu o hatasıyla eleştirip yargılamak gereksiz mutlaka bir eksiğimiz (hatamız)oluyor zaten dört-dörtlük şiir yazılmamış şiirdir sokakların kısır kalabalığından kendini arındıran ve kendinden önemli yanlar bulan adam gibi adamlar çalışmayı-uğraşmayı mücadeleyi seven insanlardır edebiyat camiasına giren yürekler, zamanla ayna gibi ışıldamaya başlıyor toplum daha çağdaşlaşıyor duymadığını duyuyor görmediğini görüyor çünkü keşke her insanda az da olsa, okuma ve yazma yeteneği olsa çünkü okudukça ve yazdıkça kalem güçlenecektir, sadece şairler için geçerli değil eğitimi şart bilen her yürek için de geçerli
Selamlar sizi ilk defa okuyorum günün şiiri olma nedeniyle sanırım ama bundan sonra takip edeceğim kesin şiirde öyle bir atmosfer var ki bunu kelimelerle anlatmak mümkün değil
inandım ki lanetidir aşkın inanmak ne aldıysa yine yerine koymadan gitti yazık kaldı suların çekildiği balad
hatırlıyorum bir martı gülüyordu kıyısı oldum beklemenin sırt üstü denizin dibinde durarak
Bir nevi ayrılığın buhrani süzümü ki nevilik bir yanda durakalsın ;
"ta kendisi"...
Konuşurken konuşmayı biliriz genelde. İmlasız da bunu yapabiliriz. Kelime bilmesek de bazen sesin ve bedenin tonajları bu bağlamda tamamlayıcı olurlar. Jest , mimik kastı yatıyor son ifadede bir anlamda. Ama şiir yazarken , şiirdeyken konuşmak güçtür. Şiir hep konuşulan değil midir zaten ve bunlardan arta kalan / lar 'dan olan/ lar..
İşte burada harflerin konuştuklarına şahit oluyoruz. Bu da kalemin seyir gücünden kaynaklanıyordur.
"kendini ne kadar sorgular ve ne kadar anlatırsan o kadar yol alırsın"... (-)
ki burada da parça parça seyrediliyor.
Hani yol yorgunluğu vardır, nefeslenen yerde zar zor nefesin varlığı yaşatılmaya çalışılır. Hani su isteriz ki su bile bir yerde artık düğümlenir bedende. O bile yaramaz işe..
Buna istinaden,
kelimeler yorgunluğun ayak izleri gibi duruyorlar...
Öğrneğin,
"yazıksın dedi .. oysa denizin kıyısıyım ben "
ilk dize olağan normal duruş sergiliyor. lakin yanıt gibi görünen ikinci dize kalemin imzalığını taşıyor. Hani birileriyle konuşurken bazen söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz olur ve "içimden" dedim dediklerimiz..
" buradaki ikinci dize öyleydi"..
Sonrası "iç çekişti"..
Hani bakınca şiire kelime kullanımlarına ki bu yetmez herkes her kelimeyi bilebilir ama kelimelerle bütün oluşturmak er işidir her (kişi) işi değil. Ayrıca bunlara bir de beden giydirmek.
Şiirde insan konuşturmak. Kendimiz konuşuruz belki ama inanıyorum ki şiirleştikten sonra o artık bizden değildir. "Biz" hiç değildir.
Şiire hayat gibi bakabilmenin ve ona şiirdir demenin yolunu göstermektir bunlar bir anlamda..
Ve,
Başlık. Hani özet deriz ya sayfalarca kitabın özü istenir bizden. Ve yapamayız yine sayfalardır yanıt yolu. Ama “başlık” bir hayatın resmiydi. Hayat şiirin sesiydi…
İlk girişteki cümleye takıldım biraz ama ona da bir şey dememeli bu şiir anlaşıldıysa diyip sustum..
Kısacası,
"şiirdi"...
Sonra,
virgülsüz konuşmak. Şiirde en önemli duruş da burada yatar. Artık zaman konuştukça şiirlerde diyorum ki " kurallılık denilen ülke nerede"...
Olması gerekiyor mu bunun her yerde ? Sorup sorgulamak işim gibi duruyor sanırım ama kendime verdiğim yanıt en güzeli..
" serbestsem serbestim ve kural " benim"..."
mi demek gerek diyip susuyorum. Ama inanıyorum ki sınırsızlık olacaktır bu elde. Elbet her zaman bir düzen grafiği izlenmelidir lakin mühim olan
"tabelaya bakıp doğru yolu bulmak değil tabelasız doğru güzergahta ilerlemektir..."
Bunun için de ziyadesiyle şiir (sellik) okuduğumu söylemeliyim bu sayfada..
Bakınca bazı yerlerde eksikli kalınıyor. Acaba acele mi vardı diyor okur (okur sayılıyorsam) ve sonra düşünüyor.Biraz daha mı kuvvet katıcı ifadelerle bezenmeliydi , biraz daha mı konuşulmalıydı. Konusu ne bu şiirin ve teması ne..Kendiliğine uyumu nerede...
Ayrılık zaten yarımlık değil mi her zaman, eksiklik denilmiyor mu bunun adına ve hal böyleyse ;
" bu şiir tamdı"..
Diyor okur..
Ayrıca gün şiiri,
şiir görmek gerekirdi ve
bu susalsiz şiir yolunun adımıydı. Yeterliliği hiç bir kuvvet hiçbir kaleme kafilik diye gösteremez. Kalem olan , yazan "ben tamamlandım" diyemez gönlü el vermez ki,
konuştuğu iki harfin anatomisi değil ki,
" üç harflik hayat meşalesi"..
Bu sebepledir ki şiir sizden her zaman şiir bekleyecektir..
“öyle bir cehennem var ki git kendini sulara bırak” demişsin ya şair sanmam yetmez söndürmeye sevdayı sularda yunmak Buysa derdin önce kor olmamaya bak... ........Şiirdi ve güzeldi. Anlatımda zıtlıkları vurgu diye kullanmak kolay değildir. Tebrikler.
-öyle bir cehennemin var ki git kendini sulara bırak - zıtlıklarsa şiir derin anlatımsa yazmak anlamaksa, hissetmekse herşeyden önce şiir gerçekten haketmiş şair ve şiir övgüyü ..
bana düşen bu satır sanki. sanki kalbi şiirin , bence ateşi söndüren su ,bu denli basitmi cehennem yakar,su yetermi cehennem ateşini söndürmeye,yada daha da alevlendirir mi ateşi göreceli aslında. pek çok şey düşündürdü bana en çok da aşk tutsaklıksa,su özgürlük özgür yaşamalı aşkı
Girişteki uzun dize ile kendini içine çeken bir şiirdi. Diğer bölümlere bakılırsa, belki de bu girişin virgül ve noktanın olduğu yerlerde bir alt satıra geçirilmesi düşünülebilirdi. Fakat bu şekilde de anlamın ve estetiğin bozmadığını söyleyebilirim.
İlk bölümdeki “geçer” kelimesinin üç kere kullanılması o dizeleri oluşturan kelime sayısının iki oluşu her ne kadar ilk başta göze batsa da, bu tekrarların sesli okuduğunda şiire ayrı bir ahenk kattığını görüyorum. Bu bölümde ve diğer kıtalarda dizelerin bitiminde bulunan bazı kelimelerin son ses uyumları gerek bölümlerin içinde, gerekse bölümlerin birbirleriyle bağlandığını okuyarak hissetmek ayrıca bunun yanında dizelere yansıyan duyguyu da benimsemek ayrı bir güzellikti.
Şiirin finaldeki son dizelerle başlığın uyumu ayrı bir sevdim demeden kendimi alı koyamıyorum.
Güne düşen damlaydı, anlayabilene.Bence güzel şiir yazmak için halk için sanat için degil de önce kendisi için, yaşamına bir anlam katmak için yazmalı insan....Çünkü insan haykırabildigi kadar insandır....saygılarımla....
Yorum yazmak değil, şiiri çözümlemektir amacım. Bu şiirin yazarını yıllardır tanırım; hatta kardeşim gibi severim. ‘Kubilay’ denilen kalem ödülle bir drama yazarıdır. Sanıyorum, bu daldaki yeteneğini şiirde de sürdürmeye kararlı.
Şimdi barkalım, neden kararlı benim şarap arkadaşım. Kararlı. Çünkü; Genel olarak şiirde anlatılmak istenilen şey düz bir söylemle verilir; ancak çapraz ya da zıt anlatımı herkes beceremez. Bu şiir ve yazarlık bilgisi gerektirir. Galiba bunun için biraz drama okumak gerekir. Şimdi bakalım! Hatalarını da – bana göre- yazar arkadaşımın affına sığınarak söylemek kaydı ile!
yazıksın dedi oysa denizin kıyısıyım ben
Burada “yazıksın dedi,” dizesi ile bir ziyan olmuşluğu; bir hiçliği söylemiş, söyleyen! Oysa denizin kıyısı olduğunu söylüyor duygu. Her zaman yerinde olduğu gibi duran ve asla değişmeyen bir yapı. kayıklar güneşler balıklar bunların hepsi geçiyor; bunların hepsi gelip geçici; ama ben! Ben değişmez bir şekilde duruyorum! Burada “kayıklar,” imgesi başkalarının tarafından yönetileni; “güneşler” imgesi doğanın değişmezliğini; “balıklar” da belki şansı, belki zevki anlatmakta, bana göre. Yani, bütün bunlar gelip geçer benden; ama ben değişmem, diyor şair.
artık bir tarafım var bilirim – deniz kıyısının kaç yanı yoldur ki!-
son sözünü anımsamış mavi demiş
mavi, genellikle şiirde özgürlüğün imgesidir; hatta metaforudur.
“sende ki yürek değil ışık yüklü bir sunak” burada “ki” eki aitlik belirtir. Başka bir şekilde kullanılamaz! Yani, “sendeki yürek…” olmalıydı. (Elbette bu ayrıntı örnek olan bir şiiri seçen kişilerin de bilgisinden ve dikkatinden kaçmış olmalı!)
Biz doğrusunu algılayarak, “sendeki yürek değil ışık yüklü bir sunak;” dizesine yeniden dönelim. Şunu söylemek gerekir ki, bu bir tanrılar söylemidir. Yüreğin ‘sunak’; yani adakların, yani yüreğinde bulunan kişilerin kurban edildiği bir yer olarak anlatılması gerçekten şairane! Üstelik aydınlık, yani pak bir sunak!
Gelelim şiirin bam dizesine. “öyle bir cehennem var ki git kendini sulara bırak”
Uzun zamandır kendime has kıt yorumumla şiir çözümlemesinden uzak kalmak istedim. Ama bu yukarıdaki son dize beni ‘dürttü’ dersem yalan olmaz. Bu dizenin önünü ardını şöyle bir kenara bırakarak salt bu dizeye girmek istedim. Öyle bir duyguların içindesin ki; ya da öyle duygular senin içinde ki ancak sular seni söndürür! Yoksa sular da senin için bir cehennem mi! Hayır! Hangi sular seni söndürür! Bu da değil! Bu cehennemden kurtulmak için ancak ateşin karşılığı sular seni korur! Peki! Ateş aşk ise, su ne! Aşkın karşılığı ne! Sevgisizlik mi? Evet! Ban kalırsa sevgisizliğe sığın diyor bu dize. Ancak aşktan seni sevgisizlik kurtarır.
Şiirin geri kalanı da elbette çok değerlidir. Ancak benim için hikâyedir.
Kalemin var olsun şarap dostum! Yüreğine sağlık! Kutluyorum.
şimdi düzelterek başladım pnu belirteyim... Şarabın endazesi fazla kaçtı sanırım ondan... yorume cevabı yalnış yere yazdım ve bu yorumu etkili yorum secerken yalnışlıkla 2 kişiyi etkili yorum seçip sonra düzelttim... Af ve afiteyle diyeyim onlara ve sana ....
gelelim bu yorumu etkili yourm seçişimin nedenine ; hatası günahı sevabı yalnışı doğrusu hikayesi ile Arkadaş ya da Dost olsakta yazabilmekte sanırım bu... şiir de bu yorum da yani ikisinde olması gereken de bu....
sende de görüyorum Ömer "Abi" sende de endaze kaçmış var bir iki eksik harf:)
şimdi düzelterek başladım pnu belirteyim... Şarabın endazesi fazla kaçtı sanırım ondan... yorume cevabı yalnış yere yazdım ve bu yorumu etkili yorum secerken yalnışlıkla 2 kişiyi etkili yorum seçip sonra düzelttim... Af ve afiteyle diyeyim onlara ve sana ....
gelelim bu yorumu etkili yourm seçişimin nedenine ; hatası günahı sevabı yalnışı doğrusu hikayesi ile Arkadaş ya da Dost olsakta yazabilmekte sanırım bu... şiir de bu yorum da yani ikisinde olması gereken de bu....
sende de görüyorum Ömer "Abi" sende de endaze kaçmış var bir iki eksik harf:)
--yazıksın dedi oysa denizin kıyısıyım ben kayıklar geçer güneşler geçer balıklar geçer geçmem ben -- ben çok geçerim o kıyıdan... kayıklar geçerken ..köpürtüler... balıklar geçerken...yolculuklar... güneşler geçerken...mısralar... ben yine o kıyıdan geçerim... şiirle.......
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.