"tenine rüzgarın değdiği bir gece
gelirmi düşlerin sesizce..."

kokun bahara karışır kırlangıç boşluğundaki maviye
ikiniz birden havaya

nar çiçeği göz kırpar salınarak
salıncağındaki çocuk da bakar açan kırmızısına
dokunurken yaprağına yanağına
bir gül gocası bahçesinde açar

bir rüzgar eser
tahta pencere açılır çeker havayı odasından içeri
kepenk alkış tutar kırlangıç kanadına
cam kırılır yürek burkulur
sancılı parçalar düşer ortaya
batar...
bir cam bir de güneş

odadaki mum kısılmış
yıldız gibi tirekti IŞIK
dizlerim gibi yüreğim gibi
ve fitili düşmüştü aşkın

dışı sarı içi vapurdumanı bir hane
sabır tesbihi taneleri zeminde yuvarlanır
kopan şeyler vardı
oda ortasında gönül içinde
içindeydi hep bir adam
sarısını içine atan vapurdumanlı odam

geceyi hep bölerdi baykuşun sesi
yarasa dalardı gecenin içine
soğuksa kırık pencereden içeri
mum titrerdi gölgeler oynardı

büzüşürdü her seferinde karanlık
mumun kokusundan değildi ki bu rahatlık
parafindi düşleri içine çeken
ıslak dudaklı bir sevişmeydi eriyen damlası...







"an gelir eriyen bir mum aydınlatır unuttuğumuzu hatırlatırken titrek titrek geceye inat yanar. yanar hep için için penceremiz kırılır IŞIK gökte yanar mum söner kendini içine çekerek "