6
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
951
Okunma

-kumdaki ayak seslerindi penceremi kıran-
denizin bir yanındaydı dalgakıranım
titrekti hep uzaktaki deniz fenerim
açıktaydı limansız yetim gemilerim
mavisi karaya çalan sular(dı) anaları
çığırtkan ve ise bulanmıştı martıları
vapur düdüğü boğardı dalgaları
sert bir Yıldız eserdi martılar üşürdü
gece gemilerin üzerine düşerdi
ay yüzünü kara bulutlarla kapatmış utanmakta
rüzgar iyice sokulmakta tayfaları sallanmakta
yüreğim gibi dizlerim gibi yere inat.
-kum saatimdeki aşklardı tersi düz edip yeniden doldurulan-
çekildim içeri, içime atarak,(sevsemde) midyeleri denize bırkarak
abdalın harçı gezmekdir dalga kandırmaz
deniz avutmaz kum gerek saat için
çöl için güneş g-erek
koruk üzüm kızarmak ister doğacak gebe kalmış gece gibi
iki taraflı heybesi delik hayat
bir tarafında şarap öteki sol yanındaki AŞK
hep büyük olan ağır gelir kelebek gibi
dergahı yok kıblesi kayıp gölgesi olandır abdal
kendisi k/ayıp
güzellik arayandır gülden habersiz gülden içeri
bir gül kızıldır birde şarap
AŞK sa ikisinin karışımındaki renk
şahin bakışı kuş kanadı uçmak
abdalın işi gezmek, in/anarak aramak
bulurken yitirmek yaşam/aktır adı AŞK olan
suda yanmak
çağlayanda intihar damlaları
gönülden göze düşen yaşları
mevlevi eteği semazen eli
ateşi har e d i p y-anabilmektir yüreği yeşertebilmek
abdal olup gezerek aramaktır m/arif/et
Ve AŞK ıslaklığınla yanabilmekdir....
Şems gibi kuyularda....
"Aşk bazen deliliktir erdirir bazen seveni"
5.0
100% (7)