8
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
1683
Okunma
AKIŞ…
Kaldırımlardan kan akıyor
Yukarda ta yukarıda
Tanrılar kar sunuyor tüm sokaklara
Kömür kokulu bir şehrin ayakları üşürken…
Her şey beyaz mı beyaz
Sokaklar, yollar, bacasından zorla çıkan dumanlar
Morglarda taze cesetler
Kefene sarılı bir sigara dumanı hastane önünde…
Ne ölüm
Ne yaşamak sancısı
Araf kapısında ince söz olur istek
Kelimelerin buz tuttuğu bir iklim işte…
Kürsülerde insan sevgisi
Her ölen kelebek alkışlara sarılırken
Neden susar ki bu sarnıçlar
Kızgın sularla bu denli yıkanmışken…
Cehennem
Ninem
Annem
Neden yaşarken insan ölür söyleyin…
Müzeyyen vurmuş yetmişi
Deniz kararmış bir akşamüstü
İki yakamoz bir gazete parçası
Üstünü örtmek için yetişen kayıkçıyı saymayalım mesela…
Vurun denizler vurun
Deniz yıldızları doldurun koynuma
Gökte ay cebimde az tütün
Mülteci olmak suskunluğun kıblesine
Şems’ kuyusundan su içip
Yaşamak varsa sözcüklere
Bırakın da yaşasın tüm nefesler
Gayrisini hep tanrılar bilsin
“ biz en akıllısını verdik, sevgisini ölçmek için, kendisini kendine bıraktık…oysa bu kadar aç kartallar, kuzgunlar kendine saldırmazken, onlar birbirinin kanını içtiğini gördüğümüzde anladık ki tüm elçilerimizi dinlemediler…Her nefes kandil gibi en uzak kıtada ölen bir canlıya acımıyorsa Şeytan zadece onların yarattığı bir isim olacak cisme dönüşmek için öldürmenin yeter olduğu…”
5.0
100% (13)