9
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
5742
Okunma

...
Kopar çığlıklar sancısındaki zamandan
Bir çocukluk düşer kiraz ağacındaki salıncağından
Sarıya çalan kasımların arkasındaki tuvallere gizlenir mevsim
Gazele yüz tutmuş yaprak yüzünü sürerken toprağa
Kirpiklerden başlar önce sağanaklar
Asırlık bir hasretin sarnıçları doldurulur derin kuyularında
İki omzunda dünya taşıyan şairler kanatır kelimeleri
Yamalı sevdaların dikiş tutmaz acılarını sararken içlerine
Şehirler ıslanır tırnak uçlarıyla kazınan yerlerde
Çiviyle kazınmış bir mermer bekler hep başucunda
Mısralar tutuşur dumana karışan gözlerde
Derin bir boşluğa atılır boynu bükük kurşun kalem
Siyah beyaz bir ömür geçer film şeritlerinden
Daha dün son nefes çekilmeden caddelerden
Az evvel son iki satır arasına sığınacaktı ıslanmış sözcükler
Musalla üstünde oyalı bir tülbent rengarenk sallanırken
Son duasında omuzlarda kaldırıldı yürek açması için kanadını
Nemli dizeler kağıtlarda ağlar yazan taşınırken başka ülkelere
Durmuş saatlerin ibresi gösterirken kıbleyi
Titrek avuçların arasından dökülür kahverengi toprak
Kum gibi kayıp giderken parmak uçlarımızdaki hayat
Bir bulut ağlarken gizliden bir yıldız daha düşer
Kabarır yerin göğsü sanki gökyüzüne değmek ister
Göç eden yaralı turnalara kalır selamlar yitip giderken birileri
Yatar boylu boyuna uzayan şiirler
Matem tutmak bilirim serçelerin işidir ya da ince suların
Yarım kalmış şarkıların notaları kopar
Dudak susar, kalp öylesine kalakalır
Saçılmış buğday taneleriyle bir olup
Sallanır başucundaki oyalı tülbent
Bir rüzgar bir sonbahar bir de şiirler kalır geride…
/Bir şair giderken bir şehirden bir başka ülkeye
Yas tutar kağıt kalemle bir olup karışır toprağa../
5.0
100% (18)