1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1316
Okunma

Bir izinsiz eylem sonrasında
okulda
polis tarafından yakalandı
hafta sonuna denk geldiği için de
iki gün boyunca
nezarethanede
polis karakolunda geceledi.
İlk defa eve gitmemişti
ve ne tesadüftür ki
o gün de
balcı babası
kendisini görmek için
İstanbul’a gelmişti.
Ve bu iki günlük nezarethane macerası
Seyit’in gelecekteki hapishane yaşamının
başlangıcı olmuştu.
Balcı babası
iki gün sonra onu görünce
sarıldı oğluna yine de
daha önce de
söylediği şeyleri tekrar etti
önce okulunu bitir
bir ekmek sahibi ol dedi.
bir makam sahibi ol
ondan sonra olacaksan
devrimci ol.
Bu halinle sizi ezerler oğul
koltuk onlarda
güç onlarda
iktidar onlarda
devlet de
hakim de
savcı da
polis de
asker de
hepsi onlardan yana.
Şimdilik uyma sen ona buna
bak görüyorsun halimizi
biliyorsun neler çektiğimizi
karnımızı doyurmak
size bir gelecek sağlamak
ve adam edebilmek için
ben bu yaşımda bile
geceler boyu uykusuz kalarak
fabrikada bekçilik yapıyorum
çocuklarımın benim gibi olmaması için
sabahlara kadar çalışıp
dualar ediyorum.
Oku
oku ki, sen de bir yerlere gelesin
oku ki,
yüzümüzü güldüresin
Görülmüş şey midir
sizin yaşınızdakilerin
koca devletle başa çıktığı?
Daha dün
gözlerini kırpmadan
idam etmediler mi
üç fidan delikanlıyı?
Oysa o zamanlar
bu idam fermanını onaylayanlar
yani milletvekilleri
yani hakimler
yani savcılar
bizden birileri olsalardı
yani sizin dediğiniz gibi
devrimci olsalardı
ve o üç fidanı savunsalardı
intikam, intikam diye bağıran
ağızlarından salyalar akan o zalimler
hiç birini asamazlardı.
İşte bunun içindir ki
ben derim ki
avukat olunacaksa bizimkiler olsun
savcı olunacaksa
doktor olunacaksa
öğretmen
hakim olunacaksa
bizim yoksul çocuklarımız olsun.
Ve günün birinde haksızlığa uğrarsak
bizi koruyup savunsun.
Anlayacağın
benim aslan oğlum
devrimci ol
ama devrimci avukat ol
devrimci ol
ama devrimci savcı ol
devrimci ol
ama devrimci öğretmen, devrimci hakim ol.
Bunları söyledi balcı oğluna
sonra bir öpücük kondurdu yanağına
ve yine bilinen o güzel tavrıyla
gülümsedi
bir güreşçi edasıyla
Seyit’i ensesinden yakalayıp
kendine doğru çekti
hem bak, kerata dedi
Ablandan duydum
güzel bir kız arkadaşın varmış
üstelik yabancı da sayılmazmış
git işte hafta sonları onun yanına
ne işin olur senin orda burada?
Nezaretlere düşüyorsun daha bu yaşta.
Sonra bir kahkaha attı
yanakları allandı
gidip isteyelim mi o kızı sana, dedi.
Suskun bir şekilde
babasını dinleyen Seyit
birden ciddileşti.
Olur mu öyle şey, dedi.
O benim arkadaşım, yani yoldaşım.
Nasıl yani? dedi balcı.
İnsan yoldaşıyla evlenemez mi?
Evlenemez, dedi Seyit.
Balcı babası eğleniyordu Seyit’le
bir kahkaha daha attı istekle
yani dedi, yoldaş kızlar kimseyle evlenmez mi
evde mi kalır devrimci kızlar?
Ciddileşen Seyit,
Sınıf mücadelesinin verildiği ortamlarda,
devrimcilerin bu tür şeylere meyil vermesi,
kendilerinin zayıflığı olur.
Bizler, elbette aşık olacağız, elbette seveceğiz
ama öncelikli aşkımız
partimiz ve devrimci mücadelemizdir.
Bizler bu mücadeleyi verirken,
köylünün kendi toprağının sahibi olması
işçinin zincirlerinden kurtulup fabrikaları sahiplenmesi
kadınların özgürleşmesi için savaşırken
bu tür küçük burjuva özentilerine
devrimci yaşamımızda asla yer vermeyiz.
Aşkın da
sevginin de
evliliğin de en güzeli
ancak devrim mücadelesinin zaferle sonuçlandırılmasıyla olur.
Balcı babası için Seyit
henüz büyümemiş bir çocuktu
bu yüzden de
Seyit’in heyecanla anlattığı şeyler
onu korkuttu.
Aklında kalan şeyle
konuşmaya başladı yine
Bak güzel oğlum
can oğlum
köylüyü kurtarmaktan söz ediyorsun
ama
babanın da bir köylü olduğunu unutuyorsun.
Kurtaracaksan beni kurtar oğlum
Yoksulluk diyorsun
sefalet diyorsun
özgürlük diyorsun
oysa babanın bu yaşta hala
sizler için çırpındığını
ve sabahlara kadar uykusuz kalıp
fabrikalarda bekçilik yaptığını düşünemiyorsun
eğer kurtarmak istiyorsan beni
bir koltukta
bir makamda
görmek isterdim seni
bizler okuyamadık sen oku
bizler sana örnek olamadık
sen kardeşine örnek ol
Ben sadece devrimci oğlumun olmasını istemiyorum
ben devrimci avukat oğlumun
olmasını istiyorum
ben devrimci hakim
ben devrimci doktor
ben devrimci mühendis
ben devrimci öğretmen oğlumun
olmasını istiyorum.
Daha fazla uzatmadı balcı
oğlunun anlına bir öpücük kondurdu
ve sohbeti orada dondurdu.
Birkaç gün kalıp geri döndü sonra
yapılacak çok işleri vardı daha.
Seyit,
balcı babasına söz verdi
okuyacaktı
okulu bitirmek için
çok ama çok çalışacaktı.
O sırada ülkenin her yanı alevler içindeydi
liseler
üniversiteler
fabrikalar
sokaklar
her sabah
birkaç ölüm haberiyle uyanıyordu
kimin kime
niçin vurduğu
kimin kimi
niçin öldürdüğü belli olmadan
liseliler
üniversiteliler
işçiler
öğretmenler
profesörler
ve sendikacılar öldürülüyordu.
Ülkenin
bir kaos ortamına
bir anarşik duruma girmesi için
bilinmeyen kimi eller
tetik çekip
insan öldürüp
gayret sarf ediyordu.
Her gece bomba sesleri duymak
üç beş ölü haberiyle uyanmak
kanıksanmaz olmuştu.
Balcı’nın birkaç günlük ziyaretinde bile
İstanbul’da
öğrenci yurdunda
üç öğrenci
kahvehanede iki kişi
ve bir liseli kız
Mecidiyeköy’de
sokak ortasında
güpegündüz hem de
kurşunlanarak öldürüldü.
Artık lise çağındaki gençler bile
uçak kaçırma eylemine katılıyor
ve koskoca uçağı
yolcularıyla birlikte
niçin yaptıklarını bile bilemeden
Beyrut’a indiriyorlardı.
Yurt gezisine çıkan
Ana Muhalefet partisinin Sosyal Demokrat başkanı
Düzce’de
Tokat’da
Erzincan’da
ve ülkenin daha bir çok yerinde
taşlanıyor
linç edilmeye kalkılıyordu.
Ve tarih 1 Mayıs 1977 yılıydı
İstanbul’da pırıl pırıl bir güneş vardı
yüzbinlerce işçi
emekçi
öğrenci
1 Mayıs işçi bayramı için
Taksim’de
alandaydı.
DEVAM EDECEK...
5.0
100% (1)