2
Yorum
1
Beğeni
4,7
Puan
1250
Okunma

Kesit
Bu sebepleri kördüğüm kılan
Aklını deşiyorum sensizliğin
İçinde büyüteç altında kelimelere sarılı
Kaf dağının çığlıkları şiirleniyor
Beni bağışla ey günahımın azmettiricisi
Ey şifreli çilekeşlik membaı
Bugün de sıfır kazançla büyüdüm
Belalı denizlerin dalgasına uzanırken
Beyazlığı ören bu karanlık sonrası
Kefenime kefil oluyorken soğuk
Aranıyorum dünüme kirve olanı
Ağlamak bir başka yakışıyor soyuma
Uğurlu bir belanın eşindeyim sanki
Felaketim hidayetim olacak diye
Yaftalanan kırmaların safında
Ömrümün çapını soruyorum sana
Kağıttan gemileri kumdan kaleleri
Ve çocukluğu elma şekeri olan
Bir vaktin suretinde seviyorum
Fırsat buldukca birbaşıma kendimi
Merhametli bir tüfeğin namlusunu
Dayayıp alnımın ortasına kocaman
Bir öpücük gibi kondurasım geliyor
Hayatın kestirmesi ölüme ermek için
Bazen de sivri ve acımasız bir telaşla
Koşturup iki uçurumun bir yakasından
Bir düğünde oynar gibi bir gelinle
Tutup içime çekesim geliyor ölümü
Maslahat gereği yaşıyorken oluyor
Tüm bunlar ve vesaire ihtiyaçlarımın
Ömrümü bitiren kavgalarına bulaştığımda
En orta yerimden kırılıyorum yüreğimi
Bakıp geçecek olan yolcuların manzarasıyım
Biliyorum müşfik değilken sevemez insan
Ya da bir reçetesi yoksa elinde hayatın
Hiç bilemez nerden nasıl sevilir insan
Ben bıkkın ve yorgun şekillerde de yaşadım
Kızdığım öfkeli dar vakitleri yudumlayarak
İndim çıktım herbir mertebesine gülüşlerimin
Devasa kelimelerimle yolları yarıştım
Ah su ve toprak içerek ve ateşi sahiplenerek
Salat ve selamla bir kıvama gelmek için
Yar ucunda yeşeren asil fikrim
Sür beni cenneti hedefleyen namluya
5.0
67% (2)
4.0
33% (1)