1
Yorum
0
Beğeni
4,3
Puan
738
Okunma
Duymadım sesini
iyi bir megafondan bağırırsan eğer, duyacağım
ne kadar hırpalamış olsanda saçlarımı ayaklarımın.
fütursuzca ağlayan bir bebeğin göz çukurlarında melekler
gün olur giyindiğin elbise kadar fedakarlar
bilemezsin onları,
hiç anlamazsın da
kelimelerimi dudağının ucunda taşırlar.
Kotası dolmuş bir çarpıntı aşımlarında haset kuyusu
geldiğin zaman anlatacağım hikayeleri bestelediğim
birkaç özür bile borçlu olduğun gün: ayrılacağın yarına dair hüzün;
müdür beyin kadın olduğunu düşündüğün son evrim sancısında
bir cana katılan major kalıntılarından kentinin
uzun ve damarlı parmaklarında hasretinin.
’seni seviyorum’ savaş sebebi ilkel sevişlerimizin
yanan yüreklerimiz küfür tanrısı
birkaç adale gösterisi odun ve kömür
sen ve ben gibi.
sonra karnına ağrı giren gülücük senfonisi komik ebelemeler
simitttttt diye bağıran çocuğun birkaç saniye sonra kıçında
onlarca marka ayakkabı izi: ’Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli
ve lanet olasıca aşkın az kala putlaştırıldığı Konya’
dürülen ümitler mazgallar arasında parlayan anahtar
bir anne kızını kaybedince, hep aynı gözüyle ağlar
birkaç dakika sonra çift taraflı travma
bir daha lanet olsun; burayı geçmem lazım deniz için
yine Ankara!
sesin kısıklığını annem annenden çalıp üst komşuda kesince
son gelen çağrıda hep aynı tatminsizliğin gölgesi halıda
darbe bir 224 bin 216 burada.
kabileden atmak üzere
eteğine tutundum ki; gitme!
hangi numaraya başvursam
ali cengiz adlı hıyarın numarası
tek numara kaldı ki, o da biraz zor olacak galiba
yanan yüreğini yiyecekmişim gözyaşlarının şarabıyla
seni her hatırladığımda.
5.0
71% (5)
4.0
14% (1)
1.0
14% (1)