9
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2210
Okunma

...
Karadenizin en uçlarındayız çocuk
Gökyüzünde siyah bir toz bulutu
Karabasan gibi gelirken üzerimize
Siyanürlü zehir sofrasında
İçeriz ölümü....
Kör gözlerle bakarız
Lâl dilimizle
Ne çok söylenceye kör susar
Ellerimizde kurşun ağırlığınca yaralar
Ayaklarımız cüzzamlı yapraklar gibi kuşlar
Uçmadan düşüverir güncesi
Dağlarımızda yeşerirken dört mevsim kekikler
Dalgalandıkça ağıtlar söyler kokuları
Öksüz bir saman alevi
Bakışlarında hüzün
Yamalı bohçalarında
Rüzgar estikçe çoğalır yaralı sevdaları
O yamaçlar ki yasaklı bir şarkı gibi
Itırlı bitkilerin kaya diplerinde
Papatyaların ölü beyazlarında
Endamı sararmış söylemlerin
Yarım kalmış yanıyız mavinin
Bin ağaç bir ağacın koynunda büyür
Büyür sözlerimiz ve görmeyen gözlerimiz çocuk, sen büyüme
Geceleri yıldızlar paramparça bölünür
Ay (ruhuyla)bembeyaz bir kefene bürünür
Lacivert atlas solar teninde ölür
Ağlamaktan yaş kalmaz bulutların gözlerinde
Tamiri zor paslı bir kuyudan çıkarılır ömür
Masal değil küçüğüm
Şimdi anlamazsan da
Hele bir büyü oksitli baharlarla
Sen istemesen de çınlayacak kulakların
Bir yanında duran sızı
Kangren yanığı gecenin koynunda
Yuvası bozulmuş serçenin sonatıyla
Gün dökümünde kanayacak yeniden
Buralar soğuktu o zaman
Küllerin rehin aldığı
Gri bir göçük altı dünya
Ağıtların yıllarca susmadığı
Bebelerin ana karnındayken hayata küstürüldüğü
Yalancı renkler ince ince nöbetteyken
Masallarımız hep gözyaşıyla anlatılacak
Ömrüm yetmez sana anlatmaya
Bugünün çocuklarının yarını göremeyecek olmayışını
Gelin olamadı genç kızlar
Kına yakılacak avuçları olmadı ellerinde
Asker olamadı gencecik çocuk
Yok oluşunu haykırdı yüzüne aynalar
Oysa o ayaklarının tutmadığını anlayamayacak kadar
Aşk ile bağlıydı vatanına…
Sana anlatamıyorum çocuk
Sabah güneşin doğmadığını
Hiç bir zaman sıcaklığıyla yakmadığını alnımızı
Kalın çizgilerimizin derinleştiğini
O soğuk gecelerin ardından çıkamadığını aydınlığa
Bir mısra bir hüzün türküsü olduk biz
İçimizde şarkılar deryasında kaybolduk
Yaşayamadan yeşili maviyi
Çocukça bakışlarımıza yakıştıramadığımız
Beyaz bir örtünün içinde
Simsiyahız
İşte geldiğimiz gibi gidiyoruz
Hibrit tohumlar ektik kirli toprağın aç kalmış kalbine
Temiz bir çarşaf gerdik göğe
Tütmesi hiç kesilmedi nefeslerin
Yanmadı bir daha
...