6
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1137
Okunma

Aydınlanır şehir
Söner öksüzlüğe renk alevi
Gömülür siyahın gölgesine
Gökten kayan yıldız gibi
Kıvrılıp kuytu bir köşenin kucağında
Uykuyu bahane eder inzivasında yalnızlığı
Sarılır hayalin kokusuna
Gecenin kirli ayazından
Buz düşer saçının perçemine
Üşür ipeksi bakışları
Koşar adımlarla gider
Yarınları toplar avuçları
Uzanır dokunamaz güneşe
Anne kadar uzaktır güneş
Köprü altında aldıkları bir nefestir hayat
Gülüşü incinir
Gecikir düşleri
Kınalıdır yapıncak
Uykuya bulanır neft
Her gece korku
Her gece nefret
Beyhude bir dönüm noktasıdır terkedilmek
Bıçak sırtı kadar keskindir an
Ve derin bir yara alır zaman bakışlarından
Kar çiseler gece
Öfke kusar hicran
sitemdir gözlerinde yaş
Kokusuna yürür leylakların
Bulanır kimsesizliği
Bir başınalığın masumiyetine
Her gün batımı günah olur sıçrar üzerine
Gece göğsünden vurur
Bir parça kopar sol yanından
Düşer bir gelincik daha
Saklar öksüzlüğün acısını
Gönlünün tapınağına
Yanı başına konaklar rüzgar
Yazar destanını çatısız çocukların
Sessiz telaşları vardır sesinde
Gölgesinden korkar hüznün
Üşür kırık bir kıvılcım gibi
Ay yanığı geceler
Vurur şavkını yüzüne
Yüzü ahşap dün ertesi
Minicik sabrı ile
Geride bırakır iklimleri
Yokluğu uzaktan daha öte
Faili meçhul bir ağaçta
Kök salar toprağa
Çatlar toprağın damarları
Çiçek açar eflatun ölü canlar içinde
Hangi kırık daldan tutsa hazan çalar kapıyı
Bahar hüznü güz deminde
Martı kanadından süzülür bakışları
Tüm gök yüzü ıslanır
Kanadıkça yağmur gözlerinde
Köhnemiş nefesinde rüzgarın
Çırpınır soluğu
Yüzü yoksullaşır arka sokaklarda
Eskir çocukluğu...
5.0
100% (7)