25
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
3257
Okunma


Ela gözlerimden öpen yeşile....
Hâlâ taşıyorken kol düğmeni boynumda
Bu gece ölüm soluyacağım son bakışınla....
Babacığıma ...
Soylu bir ağrının sedası yükseliyor gölge yüklü şakaklarımda
Dinmiyor firak suskunlukları hamd’a buladıkça…
Sen,
Kirpiklerimden düşmeyen ahu zarım
Sana ağladım
Sana yazdım
Sana giyindim vefayla çocukluğumu usul usul ağaran şafaklarda
Ellerini aradım ömrüme sevinç yükleyen nasırlarından
Ellerini aradım ışıksız ve sağırlaşan türkü yakanlarında
Sığınmak için gölgenin ülkesine…
Bakır sakallarının tütün kokusunu soluyorken derinden
Un ufak hayallerimi müjdeledi gidişin duman duman
Zamanı değildi kâbuslarını yaşamanın hayatın
Zamanı değildi ecelle sözlenmenin
Dizlerinde uyutup hıçkırıklarımı
Hırçınlığımı mayalıyor isyanım
Gözlerimi yırtan sızıların yelesinden düşüyorsun eteklerime
Haykırırken bakışlarındaki ranzasız özlem
Duldasız döşeklerde kıvranan şaşkınlığımı
Annemin eteğine sığınıyordum durmadan buğulu sözcüklerle
Tırnaklarımla işlediğim çentiklerde sana dokunuyordum duvarlar boyu
Kirpiklerime intihar ediyordu lodos ağrılarının saydamlığı
Tuz kokusuyla doluyorken gözlerimin ferine hicran
İç kanamalarımda terli dualar eriyordu dilimin kemiğinde
Toprağına bereket sükûnetim
Ve yokluğunun kelepçesiyle nasıl kanadığımı bileklerimden
Bir bilsen
Bir bilsen eskil anılarımla nasıl örtündüğümü
Kırağı düşerken çiselerine kirpiklerimin
Ütüleyip de yerleştiriyordum sarı kelimeleri
İsterik yangının külüne…
Karanlık yollarda çıtırtısını duyuyorum
Türkülerin kırık dallarının
Mızraplar saplıyorum günün esmerliğine
Ah edip Vuslatın hançerini deniyorum yürek içre
Mor kanatlı ateş böcekleri devrilirken masallarıma
Uyuyordu kahramanlarım kapanan gözlerinin ardında
Bense göçebeliğin diyetini ödüyordum çıplak ayaklarımla
Alnından vuruyordum polyanna’yı o sıralarda
Oysa dokunsan dirilecekti sevincim gözlerinin ışıklı bayramında
Yokluğuna dil döktükçe
Kıyametini içiyordu beyaz k/ağıtlar
Yangınında hibe ediyordum Hazal türkülerini
Ve bağışladığın adımdan azat ediyordum tüm ceylanları
Karanlık ormanlara
Adının ardına yaslı bakıyorlardı
Ve süt dişlerimi kırıyordum hiçliğimin karışık kelimeleri arasında
Susarak sesleniyordum oysa
Akları kederinle eş tellerim çoğaldıkça…
Sen mermer soğukluğuna bırakırken o sıcak gülüşlerini
Ben, Bitimsiz uykulara adamıştım gelişlerini
Günceme ağıtlar yakarken
Karanfil kokunla sızlatıyordum genzimi
Adımlarım omuzlarımı düşürüyor önüme
Şekilsiz bir kamburu sırtlanıyordum dar vakitlerde
Irgat başı dualarımla örseleyip sabrımı
Bir avuç yumruk sen’deliğinde
Sako’ nün yakasında iki büklüm kimsizliğimi haykırıyordum sonra
Haracını öderken tekilliğin geceler boyu
Sen bilmedin ayağıma dolanan anıların
Ünlemsiz bir nidayla kimliğimi karaladığını
Alnıma attığı mührü
Dilime kattığı zehri
Sen bilmedin
Heybem deliğini…