5
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1862
Okunma

Dönelim,
Dönmenin yenilmek olmadığı tüm dönüşlere...
Yasal hüzünler ediniyorum
Yüreğimde üşüyen ilkbaharlardan
Üfleseler sönecek soluğum direnişimin sembolüyken
Yeniden tanımaya çalışıyorum yeşilinden yaprağı
Mavisinden göğü
Kuşkanatlarının Islaklığından bulutları
Kim anlatacak ya da kim sürecek diyorum sonra yüzümün akşamına alaca sevinçleri
Kim öpecek çocukluk hüzünlerinden o çatallı s/esimi?
Yüzümde potin izleriyle öfkemi kaleme bırakan anıların buz gülücükleriyle
Ağrılarımın rengini arıyorum.
Dilsiz yastıklarda boğum boğum yankılarımın eşkıya salınımı
Yutağımda sızlanan nargile heveslerimin genzimi arşınlayışını
Hibe ederek yalnızlığıma
Yalın bir yükü sırtlanıyorum
Zulamda kapitalist bir mermi idelerle
Vurduruyor bana beni ellerim…
Kaç vakittir bilmiyorum
Ya da anımsayamıyorum
Ölü serçelerin ayrılığı ezber eden gözlerinden öpüyorum
Sırtımda ki kambura iki cümle karalıyorum
Çamura saplanan mısralarımın pabuçlarımda
Topuksuz söylenceler
Öyle böyle değil
Kimsesiz bir yolda dal budak olmadan derin ve sessiz yaşamak var
Koşmak var kuraklığınca toprağın nasırlı akşamlarına
Yıkımlara/ kıyımlara uğrayan bir yüreğin sazendesinden dökülen akustik armoniler gibiyim
Öylesi tiz
Kendine eş/siz
Kendine s/essiz…
Susmaktan yorgun düşmez mi insan
Kelam sarfiyatından bitap ve taş basmaktan yorulmuşken yüreğe…
7 yaşında bırakmışken sevinçlerimin boğazında pembe bir boğum
Sarhoş hükümlere berdel etmiştim akl-i selim gülüşlerimi
Hangi yanım büyüyor bilmeden
Koştum yenilgilere
Ve dilimden akan hüznü soluyorken şimdilerde yedi renk
Anka’nın gözlerine bıraktığım emanet savunmalar
Alev misali bileklerimi yakıyor
Simsiyah yürek yerim.
Ciğerlerimde suskunun çengeli takılıyken
Örtüyor yaralarımı aç kurtlar
Ç/akıl taşlarını serip göz yoluma
Süzülürcesine sualler boğmakta hüviyetimi
Ertelenen özlemlerin güne bakan yanından
Bükülen sükûnetimle gözü yüreğe değen ateşler içindeyim…
/Noktalar esir alırken tümcelerimi
Tamlayanı, tamlananı, yüklemi olmadan hiçbir cümlenin
Tüm soru işaretlerinde can’ımın yükü
Üç nokta yol alıyor/
…
Sana bana bize mecbur roller ezberliyorum desem de
Bezgin hallerimin veryansın çığlığıyla sendeliyorum
Sahnemde payıma düşen aciz replikle
Küflü masalları atıp çöplüğe
Kurtulup kurtlanmış sanrılarından yaşamın
Yan yana iki zerrenin okyanus umudu var içimde
Mert söylenceyle…
Ölmeyi bilmek umudu sırtlanmaktır öyle ya
Ağzımdan kopan zemheriye binaen
Esmer bulutları pencere ardında g/izliyorum
Üşüyorum
D/üşüyorum
İncelikle ilmek atıyorum yağmurlu rüzgârlara
Döküldükçe mürekkep sularına
Saz kıran suskularımdan bir ülke uyandırıyorum…
_Xızır dilinden diledim mat olmuşluğumun temyiz ikrarını
Griye çalan kentlerin sarı mevsimlerinde
Ezikliğini seyrettiğim barış güvercinlerinin gagasına bıraktım devrim türkülerini
Kanatlarına Asarak gözlerimin nemini_
İmgesel uyanışla dilimin kemiğine ezber koydum tarihçesini yanılgıların
Bu kaçıncı kurgusu beynimin bilmeden adımlarıma
Bir meşale daha yakıyorum seri atlayışlarına ömrümün
Çelmesi değecek fersah fersah deli kanıma
Biliyorum ve bildiğim kadar salkımsöğüt dökülüyorum
Düşeceğim yine sığ sularına ince ipliğiyle vicdanımın
Kirpiklerimin de tüten ölüm dumanına ezik bir heves veryansınıyla
Ayakucumda dilsiz bir akşamüstüyle helalleşip
Dilime konuk bir türküyle düşeceğim gökyüzünün kıvırcık örtüsüne
Tutun
Tutun da kaldırmayın beni bir daha
Allah aşkına…
Şimdi sevginin ayakucunda kekeme uçuşuyorken kelebekler
Güne mi çıkıyoruz başak sarı
Yoksa gömülüyor muyuz geceye hüzün boyu
Nedir bu köpük köpük ihtişamı göklerin
Nedir bu gittikçe ağırlaşan adımların gök gürleyişi
Ne olur anlatsın bana biri?