7
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1622
Okunma

Deniz çorak türküler mırıldanırken seher rüzgârlarıyla
Martı yüreğinde çöl zindanları k/aralanıyordu bin bir isyanla…
Oysa,
Martılar ulağıydı yalnızlıkların
Denizler can kulağı
Zamanın tozlu raflarında sükûtu ezberlemiş hayallerin
İmbat sesleriyle irkiliyorum…
Halatları çözülüyorken
Martıların kirpiğine düğümlediğim kumdan gemilerimin
Karşı kıyıdan seyrediyorum ılık ürperişlerini kum tanelerinin
Acının tarifi dökülüyor gözlerime özleme dair
İki kanat y/arası …
/Öyle ya,
“İstanbul’u dinlerken” Orhan Veli
Martıların tuzlu gözyaşları yakıyordu ciğerlerini/
Kâğıttan gemiler yüzdürüyorum ardı sıra
Turuncu akşamüstlerine sürüp sarı hüzünlerimi
İşlevsiz dümenlerin rotasında renksiz zılgıtlar çekiyorum
Olgunlaşmış ağrılara çelimsiz bahaneler yüklüyorum
Eteklerine tutunup titrekliğimin…
Bütün uçurtmalara kuyruk yapıp özlemi
Vuslata uçuruyorum uhrevi yakarışla
Ve bir gök diliyorum gözlerimin yivine
Üzüm karası dileklerden arınırcasına
Ritimsiz ezgilerin ant içişini ağırlıyorum yürek koyaklarımda
Ve bulutların ayak izlerini topluyorum yanaklarımdan
Bir damla
Bir damla daha…
/Yalnızlığa ırkçı bakan yıldızların
Cüzzamlı nazarında
Hürriyetimi rehin bırakıyordum
Yakamozlara/
Kıyılara çarpan yankılarımın asabi dalgaları
Zil zurna döküldükçe üstüme
Ağıtı deşiliyor martıların irin irin…
Zıpkına uğratmasınlar diye
Bütün balıkların vebalini yükleniyorum sonra
Ensemdeki ölümün o sıcacık nefesi
Katilime talip fısıldıyorken…
Boğazıma tıkanan harflerin kısa metrajlı repliklerinde
Fır dönüyor sükûnet masalsı hikâyeme…
Şakaklarımda köpük köpük ağrılar/ Gözlerimde gök -gülümsüyor sim/siyah