6
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1268
Okunma

Görülecek pek çok kent var daha...
Kaybeden bir insan yolda tek başına ilerlerken
önüne açılır hiç bilmediği yabancı bir dünya.
Kaldırımlar için yenidir isyanları yaz akşamlarında
görüp beğenesi çok şey varken daha yeryüzünde
yarım yamalak aşklara tutulur her defasında.
Rüyalar görür Beatrice köşkü; Mezopotamya da!
Yarınları vardır imgelerin çırılçıplak suratlarında
planlar, sehpalar, belki biraz da uçu açılmamış kalemler...
Gözleri açılıverdiği teranelerin başkentinde her gün
yeşil ovaları yakarcasına paketinden çıkartır bir sigara.
Üşür gözlerinde , üşütür gözlerini Akkuyu, Fukuşima,
susar ardı sıra yaşamak denilen rezaletin kıyısında.
Sebepleri vardır dil kanamalarının sükutlarında,
incitilmiş tarih kadar yadırgar coğrafyasının soyuşlarını,
uygun bir metot bulur kendine her hükümet,
parçalanan vatanın suyuna hasret kalır Dicle, Fırat.
Günleri ah tekkesinde kurulur yer sofrasına,
ekmeği yediye böler elleri, yedi coğrafyada.
Zengin deyip, benden deyip ayırmaz hiçbirini;
Afrika da, Antarktika da, Asya da...
Kurulu düzenleri olsa ne farkeder deyip,
Avrupa da, Amerika da, Okyanusya da.
Gülen gözlere emanet zeytinler sıkar Orhaneli den
Veli lerin şiirleri olur bir garip orta yer de sinema.
Durur penceresinde tarih, beşiğinden sallanırken ümitler,
akasya ağaçlarına elleriyle dokunur Gazi Mağusa.
İklimleri değiştiren belalara soyunur kirli parmakları,
yağ içinde kalır bir arabanın gelişigüzel teklemeleri,
susar fecaatinde ırksız kentler müjdeli yarınlara.
Hicran gemisine yas düşer, açar ellerini dünyaya,
keman fakirlerin gözyaşında düşüverir verimsiz topraklara,
açılır bir gemi hülyalı baharlarda Mavi lerden Marmara!
Nice azınlıktır, nice yılgınlık hep barışlar adına,
sivri zekasında sivil bir ihtyiaçtır mikrofonlu açıklama.
Dostlarına bir gözyaşı kadar yakın, susmak kadar uzak,
sözlerin en sadesinde yanık bir türküdür Adıyaman da.
Yadırgamaz hiçbir kula ait farklılğı, beğenmez kendini,
kimi zaman siyaha çalar gözleri, kimi zamanda mavi,
boynuna sarılıp öter ütopyasında Amed i, Hasankeyf i.
Vuslata gebe kıvranışlarda hisseder toprak kokusunu,
penceresinden düşmeye ramak kala tutar umudunu,
reşhasında eşyası hükümsüz kalır Somali çığlığında.
Bir insan emekler koşmalardan yorulduğu anda,
susar yüzlerin mavi damarlarına okşayışlar kondukça.
En son görülecek rüya için hazır bekler ruhu aslında,
artık kilise çanlarının ezan seslerine karıştığı yer olur,
toprağın bağrında ki sessiz çığlık, daracık Hiroşima!
...
5.0
100% (3)