4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1273
Okunma

Portakal kokusunda ay ışığına emanet bir kayık
dağların ardında yeşil bir umut yeniden
şarkılar kibritin ince saçlarında uyumaya alışık
bir şarkı daha yazabilirim seninle
yol zamanın parmak uçlarında ufalanırken
tavana asılmış çift gözlerini batır yüreğime
hummalı bir yağmur bulutlara tutunurken zorla
çerçevesi kırılmış hayallerimi anlat yeniden
hiç olmazsa gitmelere dair haklı bir sebep bul
belki bir telefon kulübesinde ıslanmış saçlarınla
lanet ederken mahur sessizliğinde bu şehre
çakmağında gazı bitmiş yüreğime dokun
makas seslerinde bir şehir yarat esrikliğimden
ah bir dokunsan, merhem olacak gözlerime ellerin
bazı sesler duymaya alışık et beni
bazı seslere susmaya ışık tut gözlerinle
korktuğun anları sepetleyelim uçurumdan aşağı
çengiler gacileri toplayıp çalsın davul zurnayı
geri çekilmelerime ait engeller yükle geçmişten
duru bir geleceğe koşalım yalnızca sen ve ben
belki de bu kadar tutuklu olmak kaderdir sahiden
sığınak olup göğsünle dindir hatırasız kızışlarımı
ruhumu beklet, ruhum sindir yadırgamadan
iki kahve imgeme sustur dudaklarında eski sözleri
cimri bir muhabbet yaralasın başka yağmurları
saçlarına sımsıkı tutunurken eylül adlı şarkı
nakaratını bana söylet bizden olsun tüm ilhamı
ardınca hiç iz bırakmadığını düşünüp, gidiyor musun
uçurumlarınca gözlerinde prangaları sökerken
boynuna yaslanan sevgimin sonsuz gradını
ilikleyiver bari deniz dinginliğinde bakışlarına
belki daha fazla kalamayacağım yanında
ve gidişin bir başka uzak kalacak sınırımda
bu yüzden dilsiz acılarımı sil artık gözlerimden
tutuklu sancılarımızı akıt kanayan sessizliğinden
kaç şiire emanet bırakılır bu yalnızlık bilemem ama
istersen bildiğin gibi olsun artık
bir kaç acısı mavilerin tütün kokularına emanet bırakıldığı
seninle tanıştığım aşka ait
’sönük umutların kent yağmurlarında’
...
5.0
100% (11)