16
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1580
Okunma

zihnimin uçurumundan düşüyorum
kalbimin boşluğuna
yeşermiş dalları kırağı vurmuş
ekinler dolu sağanaklarında heder olmuş
aynalar sadece karanlığı göstermekte
bir bilmecenin uçurtması havalanmakta
sonu olmayan karanlılara saplanmış düşüncelerim
fikirler firarda bilinmeze
yokluk tek armağanı hayatın
yastıkları süsler olmuş karabasanlar
sebepsiz gülümsemeler dudaklarda
yol kenarında gülümseyen gelincik
saliselik zevk için koparılmakta
gülen gözler derinliğini yitirmiş
bakışlar boş ve anlamsız
bir karmaşa yaratmakta
düşünmeyi unutmuş beyin
isimler unutulmuş tümüyle
kalanlar ise zihinde sadece birkaç lakap
dilde lehçesi bozulmuş bir türkü
korkuları önlemek için
omuza iliştirilen bir nazar boncuğu
korur mu ki zihin uçurumundan
mayası bozulmuş ruhsuzlardan
atılmayı bekleyen adımdan
karanlıkların karanlığına
dipsizliklerin dipsizliğine
hayata davet midir
boynunu bükmüş bir papatya
yoksa ümit bağlanmalımı
kanadı ezelden kırık sarı kelebeğe
oysa değimlidir ömürleri çok kısa
biri kurban edilir bir fala
birinin ömrü koza döneminden kısa
kanmamalı pembemsi hayallere
bir gün bırakacaktır yerini karanlıklara
ve beklemeli zihnin uçurumunda
sarı kelebeğin kanat çırpışını
kendini boşluğa bırakmak için
5.0
100% (20)