7
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1555
Okunma

gecenin sessizliğinde
rüzgarın sesiyle savrulup durmakta yansımalar
karanlıklardaki cevapsız soruların
ve bilinemezliklerine doğru yaşamın
bir düş gölgesi mi düşmekte suya
neyin hasreti bu dilsiz kalışım kendime
kendimi bile anlayamazken
tanıyamazken yüzümü puslu aynalarda
neyin telaşıdır ki bu, zamanı çoktan tükenmiş hayatların
hüzünlü şarkılarında
asıl olan nedir ki görünmeyen
oysa suretleri bile işte darma dağınık yüzlerin
oralarda
şuralarda
buralarda
salkım saçak hayatların son versiyonlarında
kendi başına bırakılmışlığın hikayesini mi yazmakta insan
gün ağarmasına çok var daha
gün ağarsa da görebilecek miyim ki asıl olanı biteni
görebildiğim yetmiyor bana artık
kırık dökük aynalar
sisli rüyalar
pembe hayaller kadarmıdır ki acının rengi
ya da düşlerimde gördüğüm o gül yüzlü melek
annem miydi?
aklımın sınırları bu kadarcık mıydı
neden göremedimki kendimi
görünmez miyim yoksa ben
asıllar mı yoksa, suretler midir acaba görünmez olan
ağır ağır yürümeliyim
evet, stres yapmadan
en başa dönmeli belkide
bütün öğrendiklerimi sorgulamalıyım
kaç miras yedim bende bilmeyerek yaşanmış miras hayatlardan
kaç kez öldüm yada
dirildim kaç kez hiç beklenmedik zamanlarda
bilemiyorum işin gerçeği bu
düşünmem gerek
ne kadarımız insan
ya da ne kadarımız biz, ne kadarımız değil
suretlerimiz nerede
ya asıl insanlar biz miyiz?
yaşamak mıdır bu yaşam diye anlatılan
öğretiler,
felsefeler,
değerler ...
yesem bunları hep birlikte
acep düzelirmiki yaşamın şu acı gerçekleri
ya da doğrulur mu insanın doğuştan bükülmüş beli
cevapsız öylesine çok soru varki
insan, düşündükçe düşünmeli yeniden
her şey doğruysa öğretilerde
sonuçları hep yanlış çıkmakta bu hesabın peki neden
insanlık buysa eğer
yaşam da buysa bize öğretilen
nedendir bunca savaşlar
açlık , yokluk , çaresizlikler
nedendir, insanın insana çektirdiği ıstıraplar
işte, bu soruların yanıtı
aslında bulmamız gereken
bu işin aslı ne?
ya da, bildiğimiz şeyler doğruysa eğer
yanlış nerede?
....
....
Mert YIGITCAN
02 haziran 2011 istanbul
5.0
100% (6)