.
.
.
.
.
...

kırık bir sonbahar bu
kırgın hatta
can özü kırık
yalnızlar cehenneminde iki can bir yürek
yeniden başlamalı diyoruz
sen ve ben
mecburen
ama nereden
derinlerden
sonbaharımsı bakışlarda
kuruyan yaprakların acıtan kokularında
eskimiş olsa da hikayemiz
hala yazıyoruz gün gün
yağmura özlemlerimizi



bu bir yol hikâyesiydi aslında
kimler geldi
ve kimleri yolcu ettik sol yanımızdan
uzun bir yolun yolcusuyduk ikimiz
şimdi buruk bir acıyla dolu içimiz
asaletli şiirler gibiydi
yalnızlığımızın içinden geçtik
neden sonra anladığımız
hayat ;
boyar sonbaharı en muhteşem renklere
tıpkı kavuşacağımızı bilmek gibi
tepeden tırnağa neşeli günlere
güzel sessizliklerle sarmaş dolaş
var olmanın verdiği şiir getiren günlerle
sarar kanayan yaralarımızı
dev ayak izleri çözünen
kalbimizin tomografisinde



Sevdiklerimizin izleri bunlar
Güller dikiyorlar hala
Yürek bahçemize
boyutlar arası belki de
tepeden tırnağa bir tuval kalbimiz
Boyadık
Ömür sonları
En muhteşem renklere



Hangi hatıraydı o
merdivenlerden koşarak inen
hangi açık ara ile seğirdiyordu merdivenlerden
babam olmalıydı
elinde bir tas leblebi ile gelen



boğazına düğüm düğüm dolanmıştı saçların
Saçların tütün tarlalarında sonbahar
ve düşlerin
düşlerime uykusuz geceler yazan derinlerden
hangi şiir defterindi o merdivenlerden koşarak inen




şiir kabul günlerinde sen ikram etmelisin demiştim
sevdalı bir geçeyi
ettin de
içime dökülen gece güllerini
ay ışığında çılgınca ağlaşmalardan geldik biz dost ;
ellerimiz kan çanağı
ve birlikte ağlaşmanın ferahlatan yağmurlarından
nasırlı gözlerinde çöl rüzgarları



yazamadan sonbahar geldi
oysa
yaz demiştin
ellerime yaz nolur
yüreğime yaz
demiştin yine
fırtınadan harap olmuş bir sonbahar yaprağına yaz



izlerini derilere saklamışız
ay ışığında önümüze düşen gölgelerimiz gibi
hemen yanı başımızdalar
el ayak çekildiğinde gecelerde
sesleri dolaşıyor odanın duvarlarında
belli belirsiz hayalleri
uzatsak ellerimizi
tutabilir miyiz sen ve ben ?
her şiirde bir İz kalır mı yüreklerden…

.
.
.
.
.
.



Ayşegül Aşkım KARAGÖZ ( Rüzgâr Çanları ) &
Mert YİĞİTCAN ( Mehmet Kazım TEK )
5 Ekim 2025