1
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
306
Okunma

kuru bir yaprağın rüzgârla sürüklenişi
hep,
gelenin gideni arattığı arayışlarda
yitirilmiş onca şey
elde kalan neydi ki !
sonbahar hüzünleri miydi?
yalnızca odaklanmışlığında kendine
gün güne
daha da yalnızlaşan ruhun
geride bıraktığı sevgilerden
buram buram kokusuyla
bırakılmışlık hissi
terk edilmişliğinde ruhun bedenini
aynalardaki yansımalardan
sefaletin kol gezdiği iklimlerden kaçışlar
-ben böyle iyiyim- derken bile
ağlamaklı kandırmacalar
oysa görmek gerekirdi
uçurumun derinliğini
uçma hissi ne güzeldir oysa
-uçabildin mi-
eksik olan neydi
önce anlamak gerekti
belli ki,
göz göre göre girilmezdi derin sulara
zahmetine hiç katlanmamışsan
yüzmeyi öğrenmenin …
farkındalık ne İdi sence?
kendini bilmek
ya da sorgulamak bir şeyleri
derinlemesine bir öğrenme merakıyla
okurken her yalanı yanlışı
ya da
dinlerken uydurma hikayeleri
yine de doğruya ulaşabilme isteğiyle
son tahlilde,
-aklını kullanmak- olabilir miydi ? ..
Mert Yiğitcan ( Mehmet Kazım Tek )
22 şubat 2025 / istanbul