yeşermeli bu efkar gecelerinin umut çiçekleri
*
geceyi saran gri siyahı bir efkar kimbilir kaçıncı düş kesiği yaranın hatırası uzak bir mevsimden sonu eylül solgunu bir kızıl sarı’yla biten darmadağınık kuruyan yapraklar savruluşlar ve rüzgar nice zamandır bıraktım seni meçhul yağmurların kaldırımlara yalnızlık düşüren kokularında hep aynı kaderi paylaştığımız kuruyan dalların hikayesi bahar da çiçeklenmek olmalıydı aslında oysa ki ; her yaprakta bir yanı savrulan yanlarımıza zaman’da kaybolan kuru yaprakları anlatır durur hep ölüm yanımız kaybedersin tüm sevdiklerini sonra neden kalır avuçlarında yaşanmış onca güzel anlar hep özlemler hep efkar hasret ağacı kuruyan dallar dalları kuruyan yapraklar öksüz kalmış işte buraları da bizim gibi bu şehir de eylül her yağmur k/anar gökyüzü kan oturur yağmurun efkarına gözlerin hasret yüzleri kime anlatsa kime yansa derdini bu şehir kendine bile yabancı kendinden de yalnız dertli kaldırımlarda gece sancıları kanayan bunca yara ah o güzelim çiçeklerimiz kaldırımlarda vurulan yanlarımız hepimiz yaralı kuşlara misal sonbahar vurgunlarıyız bomboş avuçlarında yaşanmış bir mevsim gülümseyişlerden kalmış ölgün gri anlar eski bir bahardan sevgiler illa ki yaşanamamış efkar sevdalar hep yarım kalmış hep bir yerlere takılmış düşmüş düşler ayrılıklar ve hasret bin kez gelebilseydim dünyaya yine de severdim dediğin insana yıldızlar kadar uzak bir yabancı gezegende başka yabancılarla avunurken günden güne bir mum gibi eridiğini bilmek umutların geceyi saran efkar kimbilir kaçıncı düş kesiği yara hatırası uzak bir mevsim sonu eylül solgunu bir kızıl sarı oysa aynı kaderi paylaştığımız kuruyan dalların hikayesi bahar da çiçeklenmek olmalı mutlaka öyleyse hey dost ! ellerimizde ve yüreklerimizde ve caddeler ve sokaklar ve kaldırımlarda yeniden köklenip yeşermeli bu efkar gecelerinin umut çiçekleri .. * Mert YİĞİTCAN 22 . 09 .2013 istanbul |