13
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1781
Okunma

deniz mavisi gözlerinde
hep sürmeli bir akşamüstü
gün batımı mahzunluğu çökerdi üzerime
alaca karanlıklar ıssızdır
çekip alırdı ellerini
soğuk olur hep bilirsin
akşam ayazında seni bırakmak hep o yerde
sonrası yalnızlık
sonrası, hükümlünün günlüğünde kayıtlı
bildiğin şeylerdi
oysaki,
gelebilseydin keşke
benimle birlikte tutuklu yalnızlıklarıma
ya da
ben gidebilseydim keşke seninle
özgür kalabalıklarına
yağmuru yüklenmiş
ve hep hüznümüzü taşımaktan yorgun bulutlardan
bir umudun yeşerdiği mevsimlere
açmıştım ben ellerimi
bir tek yağmur damlası bile yeterdi bize
sevdayla birbirine tutsak
ve, sevmekten ağır yaralı iki yürek
ve, bir candık ikimiz
karanlığın koynunda büyüttüğü
sinsi hançerleri göremezdik
sevda düşmanı zalimlerin korkak pusularında vurulduk biz
ve sonra yalancı şahitliğinde kapkara bir gecenin
arnavut kaldırımı sokaklarında
ıssız ve sessiz
kelpçelerimiz çözüldü birbirimizden sevgili
ayrıldı işte bizimde ellerimiz …
şimdi aynı koğuşta farklı hücrelerde iki mahkum yürek yarası
ve kurumuş bir canda
o bir damla yağmurun özlemine yorgun bulutlara
emanet bir hasret türküsüdür sevda ..
Mert YIGITCAN
29 mayıs 2011 istanbul
5.0
100% (10)