Haykıramazken
Ateş sus kaleme
Lâl kurşun isyanla şah’lan zemheri sokaklarına

İki büklüm yalnızlık
Sırt vermiş gerdana acı tebessüm
Ay yüzünde buhurdan leylak
Bir ninniye baş koyup
Kapanmak var gül yüzüne güneşin...



Çağlayan seslerin de güz yanığı yapraklar
Nehirlerde arsız uzar sarmaşık
Yakasında karanfil kurumuş özlemlerin
Fütursuz şarkılar dilinde güllerin...



Salınmış yürekten sessiz soneler
Yıkılan duvarlarda gel git sedalar
Taçları takılı çaresizliğin
Sislerde kahkahalı kırmızı
Tutunmuş nehir kıyılarına ateş böceği
Suya yazılmayan duygulara gömer külünü...




Merhametin çıplak ellerinde şerh
Görünen her yıldıza tutsak gözleri
Kaçıncı efkârını söndürecek
Çay bardaklarında
Revanı demler can kırıklarından içeri…





Kor dudağında içre ezgiler
Teninde bengovil pembeler söner
Haylaz devinimlerde kelepçe ölmek
Uzatamaz biçare başını güneşe
Buzdağı atlında kalır kardelen
Kan renginde ağustos gecelerinde
Fışkırır göz ucundan ırmaklar…





Düşler âleminden damlayan acılar
Tiz armonilerde bozuk akortları okşar
Kıvılcımından kabarır aşk’a iştah
Her seferinde
Mabedine gaipten dualar taşır
Kısık nefesinden taşar ufuksuz umutlar
Kendi gölgesine eğer bakışlarını
Güncelerde suskun intihar harfsiz
Zul b/akıyor günsüz dönence…




Rüzgârın acı feryadına kuyruk özlem
Çoğaltır sessizliğini içinde
Hep şarka dönük Ayçiçek başı
Elif kokulu yıllara
Yükleyip emanet aşk’ı
Sessizce ezberlemek adını
Bıçak kesiği paye...



Kotarır sağanaklardan katre-i hüznü
Yabanlaşan yavanlığında ağıt
Bir çoban kavalından düşer türkü
Hançerlenir siperinde dudak üstü...





Hali hazır ummanlarda mıh çehre
Cefasında damla damla ıslaklık
Saf tutmuş denize martı yarenler
Fikrin zikri aheste deyişlerde
Bir türkü cemre düşer derinlerine
Dağ başı hasretlik sermayesinde
Bir virgül gam dengbejl sesinde
Gazel gazel yediveren derteste…





//Doğumla düşmüş lades kemiğime ölüm
Şehadet içer mi son bakışlarım
Aklımda/ şah
Mat’ım yanılgılarda…//

Sürgün türkülerde yol alır ömrün öyküsü/gonca gönül
Acı dil…