27
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
3390
Okunma


O sıcak penceresinden keder b/akan ülkeye,
Hazalın anasına...
Anam anacım
Hep yıldızları sererdi başucuma
Masallar okurdu Dicle’ye karşı
Susuşlarını dolardım yıkımlarıma
İçimin avlusunda poşusu yırtık bir rüzgâr ağlaşırken
Dışıma sözcülük ederdi ellerim
Dokunurken tenine
Uç verirdi tebessüm
Çiçekler düşürerek dudaklarına…
Gözlerimle öpüyordum oysa
O kırgın ve umutsuz hayallerini…
Acıya dönük ninnilerini seviyordum
Fırat’ın türküsünü
Diyarbekir kalesini
İstanbul hevesini
Sonra bilincime akan ünlemlerindeki
Gözlerinin nemini…
Gözyaşları çapraz boydan düşerken gerdanıma
Terli düğümlerini çözüyordum her defasında
Susmanın ekseninde çatallanırken sesi…
Ne çaba!
Dördüncü maymunu oynasam da
Bir çift kırgın bakışa yaslamıştım başımı…
Koca bir testide tutsak damlalar gibi
Yükü artıyordu hiçliğin omuzlarımda…
Kördüğüm sonuçlar çıkararak içimin rüzgârından
Acı bir tebessümün iz düşümünde
İlmek ilmek hüznümü eğiriyordum her defasında…
Bin kaygı düşüyordu yanılgılarıma
İçten bir gülüşün bulamazken
Geçmişin o kirli mimiklerinde
Söz sarfiyatı yapıyordum şiire bulanarak…
Kurnaz bir pervasızlığın sularında
Bulanan damlalarda tükenen bir ömürdük en fazla
Damarlarımızdan akıtırken kederi zaman
Bıçak ağzı sözlerle dönüyordum her defasında
Yalnızlığımızın kör kalabalığına…
Anam anacım
Kedere bulandı bilincim/bakışlarım
İrini aktıkça susuşlarımın
Artık bende sen gibi tastamam etten kemikten insanım …
Dilinin Mızrabın da hançer yüzlü türkü var/ vurdukça tellerine yüreğimde bin havar....