12
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1978
Okunma

Vurdukça kırbacını deniz kayaların sırtına
Ağladı yakamozlar gecenin ellerine
Hafif meşrep bir ay ışığı
Yıkardı terkimdeki
Gece bakışlı kız saçlarını
Çapalarken yüreğimi kelimeler
Çekilirdi ateş-i baran gökyüzüne
Berduş bir martının çığlığı
Getirip de aklıma bırakınca seni
Dört tarafım yangına durdu
Düştü ıssız söz çukuruna çürüdü sözcüklerim
Katran kokusuna sıvanmış ellerim
Bırakı verse idim hercai aşkın tek suçlusunu
Ya bir kurşuna gelin olurdu
Ya Ahmer-i damlalar göçerdi sesinde
Havanın kasveti ile yarıştayım bugün
Pusluyum sisli bulutlara takılmış gibi
Bir özlem çırpınır göz pınarlarımda
Bir hezeyan sonrası yorgunluğudur
Belki yalnızlığım
Ey ayrılık
Sen en çok kırılıp da
En çok darağaçlarından aldığım duygumsun
Çöldeki kızgın kumdu sanki avuçlarımda sıktığım
Üflerdim ateşimi üfledikçe dönüp kendimi islerdim
Bandım günahın ziftine
Karanlık gecelerin koynundan sızıp da
Saklardım seni sabahlara
Zil zurna ayağa dolaşan kelimeler
Kendi attığım kurşunla vuruldum
Vurulduğum için değildi aslında dizlerimdeki dermansızlık
Bir boyun eğişti, bir ibadetti diz çöküşüm
Hilkat-i zahmeri kışı gibiydi ellerin
Ardı kesilmişti kelimelerin
Bir gelecek doğurdun avuçlarıma
Göbek adını ayrılık koydun
sonra bırakıverdin kollarıma
Lemide Safiye ÇAKIR
5.0
100% (13)