2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1072
Okunma

Kırmızıda durmayı beceremedik Sevgili. Kaza yaptık...
Kaza namazı kadar farz artık bu ayrılık...
/
Yağmur mırıldanıyor kulağıma yine.
Sesi ne kadar ince,masum,ürkek...
Saçlarım ıslak,ve kalbim yaralı...
Çoban Yıldızı her zamankinden farklı yankılanıyor.
Zifiri gecenin karanlığı çok farklı parlıyor.
Baykuşlar bile ritim yapıyor!
Matemlerine senin adını yazıyor...
Yalnızım şuan ve kerahet vakitleri adımı sayıklıyor.
Oysa vakitsiz düşen cemrenin draması gibiyim...
Anlamıyorum... Vesveseler niye kulağımda çınlıyor?
Ya da yağmur beni neden ıslatmıyor?
Tam ayrılık rüzgârı esiyor bu gece.
Mikail’de mevsimi sana göre ayarlıyor...
/
Sadeleştirilmiş bir hayat benimkisi.
En azından bugüne kadar öyleydi...
Şimdi sen saçlarını,
avuçlarımdan topluyorsun
ve veresiye sevişmelere adımı yazıyorsun ya...
Sadeleştirilmekten dolayı
bitiyor benim serüvenim!
/
Hikâyemin kahramanı,
gözlerinden öpüyorum seni!
Şefkatimin en narin yerinden...
Hüseyin Özkaymak
5.0
100% (1)