4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2848
Okunma

Yirmi birinci yüz yıl Türkiye’sinin en büyük ironisi
İdeolojik görüşünün rahatça söylenebilmesi değil.
Sadece "toplumsal olarak doğru" ideolojilerin çekingen uslupların arkasına saklanması.
Saklanırken de; baskı, şiddet veyahut kontrolsüz güç etkisi.
Ve esas sorun ise...
Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bu ideolojik tartışmalarla uğraşırken,
diğer bir yanda bizim tüm fikirlerimizi ve yaşama biçimlerimizi yok sayıp,
sadece ve sadece sömürgesel çalışan "büyük dış ideoloji" yönetimi kucaklamasıdır.
Bu büyük meretin ismi ise... Sadece Emperyalizmdir...
/
Geriye kalan tüm savaşlar...
Tüm barışlar...
Çatışmalar...
Boş!
Çünkü biz henüz Mustafa Kemal’in demokrasi ilkesini anlayamadık.
"Halkın kendi kendisini yönetmesi"
Biz kendi kendimi herhangi bir şekilde
siyasilere verdiğimiz kimliklerle yönetiyoruz.
Peki "siyasileri kim yönetiyor?"
bilmiyoruz...
Ya da bilmek istemiyoruz...
Bu ülkedeki olası tek devrim;
"Kendi aramızdaki çatışmalarımızdan değil"
Dış dünyayla olan "görünmez çatışmalarımızdan" dolayı olmalı.
Bu millet, Kürt-Türk muhabbetinin altında yatan gerçeği
veyahut AKP-CHP çatışmasında aslında ikisinin aynı boka çıktığını
görmeli!
/
Artık "Kültürel olgunluk" için mücadele verip,
Bilimsel yollardan ilerleyip
Büyük liderimiz; Mustafa Kemal’in kastedtiği gibi;
"Türk kelimesini duyunca dünyanın dizleri titremeli"
("Muhteşe Yüzyıl" saçmalına değinmeme gerek yok sanırım)
Hüseyin Özkaymak
5.0
100% (1)