9
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1715
Okunma

Bir kent dolusu masal k/anatlansa martı kanatlarından
“Oyun bahçesinde babasızlığın adını arayan çocuk kadına…”
Çırılçıplak bir türkünün damarlarında
öfke kan ağlıyor
Olgunlaşan hüzünle
Uykusuz saatleri pış pışlıyor
Kırılgan yazgı
Suç emziren gecede…
Uykulardan uyanır sağır duygular
Uzak bir yıldızın hikâyesinde başaklanan sancıyla
Muhabbet vurulur ayrılık sarısınca
Sorgular demlenir yürek ucunda/kan kırmızı ütopya
Gözlerde zimmete geçirilmiş damlalar yarışınca
Bütün yanılgılar himmette ustalıkla…
Yüzüme çarpan ellerim yüreğimin terkedilmiş kimiyken
Kendimi aldattığım seferlerden dönüyordum
Omuzları düşmüş bir çocuk çığlığıyla…
Gamzede gözyaşının
Gam zede mısrasıydım en fazla…
İnadına koşuyorum umutların ardına
inadına yakalanıyor çaresizliğim sırlı aksime
Sefersiz dalıp hayatın kıblesine
Bilal’in sesinden dinler gibi dinliyorum yüreğime düşen k/özün s/esini
Suskunluklar ediniyorum sonra
İntihar gülümserken rüzgar tenime
Lodoslama tutunuyorum yürek yanıma
Başak gölgeleriyle eğiliyorum geceye
Garip bir telaşın sızısıyla
Kendi bağımda
Dağ oluyorum hıçkırıklı martıya…
Oturup güz bahçemde masallar hazırlıyorum
Bir çınara düş yaslayıp
Vuslatı çiziyor parmaklarım
Dairesel adımlarla…
/Bağnaz geceye eğiliyor sükût
Parmak boğumlarında saklı yakarış
Dilinde paslı ağıt
Duanın eğesinde…/
D/okununca masallara firkatin ayaz yakan kelâmı
O vakit cümle keser Zülfikar
Gülümser kentler üstü yıldızlar…
Al’ında çocuk kadın dünden masallarının
Bilinci ağlıyorken oyun bahçelerinde…