1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1043
Okunma

“Eski kulağı kesik muhabbetleri – 1”
Bilir kime vereceğini
Ucuza gitmez öyle
Sağlam kahpedir
Gösterir, koşturur
Koklatır, ama elletmez
İmamı baştan çıkarırda
Hafızı, müezzini sıraya dizer
Mahalleden çarşıya
Beş mahalle geçerde inersin
Beşinde de sevdalıları vardır
En sağlamından belalıları vardır
Allem eder kalem eder yinede
Hepsinin gönlünü hoş eder
Vedat abi vardı tırcı
Bir hafta burada, bir ay yolda
Onun arabasını aldı önce
Kondu üstüne, vermedi
Çocukları isteyecek olmuş
Oyalamış günlerce
Üstüne geçirtmiş sonra
Ocağını da yıktı adamın
Keresteci Mamut vardı sonra
Adam kendisi harbi kereste
Ama para gani, oda düştü
Yandı tutuştu buna
Ev almış, arsa vermiş
Altınlar, mücevherler gırla
Daha hangini sayayım kardeşim
Laf aramızda
Ben pavyonda tanımıştım
O zamanlar daha bi zayıftı
Fıstık gibi karıydı Allah var
Gençtik ikimizde, işlerimizde iyiydi
Takıldık üç-beş gün
Fena paramı yedi hatun
Sonra işlerim bozuldu
Ne selam ne sabah
Uzaktan öyle kedi gibi
Mır mır yalanmaca
Çarşıda dükkânı var şimdi
İşleri tıkırında, oda yaşlandı
Umreye mi ne gitmiş
Ne diyeyim arkadaş?
Yalnız var ya çok güzel gözleri vardı
Şöyle işveli baktı mı, içim kaynardı.
Konuşmalar bir âlem, hele sesi
Sabah akşam dinlesem…
Neyse içelim birer tane daha
Gamlandım yine, ülen sende
Nerden aklıma getirdin, be…
İstanbul