1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1163
Okunma

Çalacak kapısı kalmayınca adamın,
kendine dönüyor mecburen.
Bu sebepten;
her akşam,
doğrusu sabah ilk ışıklarını vurduğunda suratıma,
bağrımın kapısını çalıyorum...
Kaybolan baharlarım adına...
/
İçimi titretiyor gecenin ayazında,
sokaklarda dekolte mecburiyeti taşıyanlar
Belki de ondan sığınıyorum onlara...
Ucuz karakterlerle saklambaç oynamak acı,
ama her seferinde kendimi sobelemek;
suç üstüyken hem de,
inan daha başka bir acı gözüm...
Kendime kaldığım zamanlar ,
hep orijinal bir hüzün perdesine saklanıyorum.
Her bıçak yarası sanki kanımın rengini değiştiriyor.
Belki de ben öyle sanıyorum...
Bir de sabahı oluyor işin tabi
komidine terk edilmiş mendiller buluyorum,
içlerinde rengarenk hap kalıntıları...
/
Gözümü güne akşama yakın bir vakitte açtıktan sonra
kapıya her yaklaştığımda göz yuvalarım eziliyor.
Yürüyecek vasfımın bile kalmadığını görüyorum...
Sanırım,
ayaklarımı çalmışlar, seni alıp götüren masallar
Beni bir gün sana getireceklerine söz veren ayaklarımı...
Nerde bir batakhane
adımı sayıklıyor geceleri
Ayakları olmayan,
elleri tutmayan,
gözünde yaş, kalbinde kramp eksik olmayan ,
kavga etmek bir yana, dayak yemekten yorulan bir adam...
Arkanda bıraktığın öyle bir adam...
/
Sonra gece
yine derin bir dekolte...
Sonra yine ürküten müezzin
ve yine o adam
şu çalıntı masallarına ağlayan...
Hüseyin Özkaymak
Şubat 2011
Ayvalık
5.0
100% (2)