31
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1618
Okunma

gelişi güzel hayatımın en derin koyularında kaybettim çocuk ayaklarımı
kirletilen duygularımın esareti sarmalıyor gençliğimi
solgun tenimde kırk yılın sancıları asıldı griden siyaha
koşuşturan saniyelerin girdabında hapis yattı kimsesizliğim
yetim kalabalıkların en serin mavisine sığındı
hiç birşey umrunda değildi çocuk bakan gözlerinde
her baktığı göz kara
her baktığı kırmızı gri
seferi giden günlerinde konaklama yoksulluğunda kalakaldı
diken üstünde geçen ömrü paramparça sığındı toprağına
elleri balçık çamur elleri kelepçe
çalışmıyor artık saat gibi bedeni
yaşlı bir elin dokunulmazlığı gülüşlerinde gamze
her baktığı kör
her baktığı uçsuz bucaksız çöl
sarmaşık güller ekmişti toprağın renk tonlarına
büyümedi yapraklarında derin sarı
yeşile hasret kaldı yılların yorgunluğu
dizleri çöktü önce ellerindeki gücü tükendi
bitti takati söndü umuduna doğru doğan güneşi
her baktığı görünmezlik
her baktığı suskun
susamış bir ağacın toprağa hasreti yapışır ellerine,
toprak kokan teni kavuşur bir gün nasılsa geçmişindeki göçenlerine...
n.altın 28/10/2010
5.0
100% (20)