12
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2128
Okunma

Sayfa sayfa parmağımı nefesimle ısladım
Ve parmak izlerim kaldı adı adımla eş kitabın yaprak aralarında…
-I-
Göbeğimizi bağlarken Tanrının ahdi
Havva’nın kokusuyla doğmuştuk oysa
Kulağımıza okunmamıştı adımız
Mahrem gözlerin esaretinde
Ayaklarımız sırtımızda yürüyecektik
Sus semeresiyle.
Bulanık bir dilden boşalır gibi
Yara bere içinde geçtiğim yenilgilerden
Kendini kayırıyor günahkâr dilim
Yüreğime dokunurken ırmak boyları
Asur’un terli alnında doğan her kavmin çıplaklığı
Silinmişti zihnimden…
Bir avuç suyla göbeği kesilirken şer niyetlerin
Delik deşik bir isyanın ucuz çığlıklarıydı kimine göre
Anarşistliğim...
Susuyordu medeniyet her körpe sese
Hüküm düşerken bir dudak payı...
-II-
Öyle ya,
Kan bağımdı sus halim
Hiçbir dilin ucunda yürüyemeden
Kendimden kendimi bölüyordum
Ne ettim nede kemik
Ölüme gebe
Borçluydum doğan güne
Çünkü inkârdım.
Öyle ki,
Özgürlüğün infazında hiçbir cümle adımla başlamamıştı
Âdem’den olma bebelerdik
Kadından doğma kadındık en fazla
Kimliksizdik medeniyetin alnında.
-III-
//Etini kemiğinden sıyırdığımda yaşamın
Tinim soluğunu çeker, çıplak dudaklarından kahkahaların//
Ve mütemadiyen göğsümde cevval çığlıklar doğuruyor bedenim
Aşina gözbebeklerime ayrılık baharlarından
Gizlenmiş öznelerim...
Sanırım eski bir resim olacağım
Bir damla yaşla solacak bakışlarım babam gibi
Eksilmiş anılarımla yaşayacak çocuklarım….
Suskumdan kopan her ses eskiyordu
Çocukluğum
Anılarım
Uçurtmalarım
Babamın gölgesi
Annemin kuştüyü hikâyeleri
Çoğalırken yıllar, eksiliyordu aslında iyi niyetlerim
Sadece adımın bir yüzü kalıyordu
Aynalarda bakıştığım güz yanımdan geriye
Çözümsüz düğümlerin ıstırabıyla
Hazanların üzerini mısralarla örtüp
Yakamozların nabzını tutuyorum
Yüzünü görmediğim umutların
Adını sayıkladıkça
Küsüyor dualarım kulaklarıma…
-IV-
//Oysa çırılçıplak bir kurşundu yazgı
Alnın tam ortasında.//
Ve feryadım düşüyordu
Kendi kendine söylenen çığlıklarıma
Bilemezdim gün doğarken bebelerin bebe emzireceğini
Çırılçıplak bir kehanetin geceden düşüp
Güneşe bir avuç ateşi hibe ettiğini
Tenime kor giydirdiğinde öğrendim...
Ve dudaklarım detone bir hıçkırıkla ağıtlanırken
Gözlerime siyah bir entarinin yıldızsız hüznü düşüyor
Oysa nefeslenirken bile iki kişiydik
Bir ben bir de karanlık gece
Ve ikimiz de uğurladığımız yüzleri gizliyorduk...
-V-
Sonra Babil’in İbranice fısıltılarına içlenirken dizelerim
Uzuyor gölgem toprağına İbrahim’in
Fırat’ta arınıyor çığlığım
Dicle’nin serin sularında yıkanırken düşlerim
Ak duvaklı sevgiyi arıyorum
Ve görüyorum ki
Uzatmıyor merhamet aslı’ya ellerini
Çaresizliğe bulanan yüreğim
Zılgıtlanıyor bir vakit.
Anladım ki
Bir masal diyarından karanlık mevsimler seçmiş
Virgüller yutkunmuş
Noktalar susmuştum
En nihayet yağmurlar yıkanırken ten kırıklarım
Çırılçıplak mürekkebe şiirler fısıldamıştım
İstedim ki güneş gülsün
Umut ışık
Çocuklar anneleriyle büyüsün ve kadınlar adını bilsin.
Ah... çokların hikâyesine bandırdıkça mısraları
Ağlıyordum şiir şiir
Biliyordum çünkü yıllanmış kitapların önsözü nefesten kiri.
Şimdi kaç vakte sığar bilmem
Susuyorum şiir...
21.05.2010
5.0
100% (7)