1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1236
Okunma
Işığa boğulmuş donmuş bir şehrin,
Üçgen çatılarını seyrediyorum kuşbakışı.
Zinciri kopmuş ak kollarında bulutların
Üşüyorum, yüreğim izinsiz kaygılarda.
Ayakları suya batık Alplerin, yokuşlar dalga dalga
Bir dokunuşta esneyen rüzgâr olup, yürüyorum tiz nakaratlarla
Manastırlar, katedraller, köprüler
Sipsivri kuleler ve kar kamburu çatılar altında
Şair olmaya özeniyor başsız dilenci
Kendi dünyasında, buyurgan kumbarasıyla
Burada, bu uzak kentte öyle şaşkınlık içindeyken,
Yolları karanlığa uzanıyor gelgitlerimin.
Şimşek hızıyla dağılıyor uğultular
Ve içimdeki sensizlik kederi
Taşarak oymalı heykeller arasından
Kıpkırmızı bir alev olup, iliklerimde konaklıyor.
Yanımda taşıyorum sımsıcak nefesini
Kolum kanadım olasın, yaslandığım omuzum diye
Aslanlı köprüde, Tuna üstünde
Sesime ses verip, savrulsan diyorum yedi rüzgâr misali
Tutsan ellerimden ah İstanbul! Şiir sözlüm
Nasıl tütüyorsun gözümde anlatamam…
Ayrılırken Stephansdom’dan
Silkeleniyor iki yakası gotik şehirlerin
Salzburg’da yeniden besteleniyor senfoniler
Bir harika çocuğun dilinde “Alla Turca”
Her notada yeniden doğuyor, büyüyorsun aşk gibi
Kalemsiz dizelerle çoğalan sultanlar şehrim
Nabzımdasın sımsıcak gülümseyişinle
Solusam sen kokuyor nefesim, ıslansam sensin.
İzin ver yakayım buzdağlarını, sarmasınlar
İncitmesinler incili boynunu, kuğu tenini
Seni anlatıyor gece gündüz her yerde ay
Yarıp yarıp silkeleyerek karanlıkları
O büyük insanı özlüyorum, Dolmabahçe’yi, Üsküdar’ı…
Biliyorum, ne kadar ozan varsa hepsi seni yazıyor.
Nerden bilsinler sığmayacağını ak sayfalara…
Yokluğunda dilim esir, dalgası kırık bir deniz gibiyim.
Aç kollarını, hüznü sil güzeller güzeli şehir
Sersefil olmadan son güneş
Topla kırılan parçalarımı, kucakla beni
Mayıs gibi, sevda gibi, aşk gibi…