0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
960
Okunma

Göz göz olsa da yüreğimde umutlar
Potinsiz ayaklarımla gezdiğim
Çakıl taşlarının üzerinde
Düşlediğim
Hayal kurduğum
Yaşam serüvenim
Değişmeyecek..
Yuvasını kaybetmiş
Kızılcıcık serce yavrularının
Tüysüz, bürgüsüz
Ürkek ve masumiyetiyle örülü
Örgülü saçlarım
İsyan etse de bir şubat rüzgârına,
Kazan kaldırsa da geçmişe;
Bulanık sularında büyüttüğüm
Koyaklarımdaki dikenlerime
El’ler değmeyecek
Çatlamış çöllerime ab-u hayat
Kırılan kalplere
Derman
Takat
Güven
Ve
Gençlik iksiri olarak arıttığım
Damıttığım mevsimlerim
Yosmalanmayacak
Nisan on beşinde beklettiğim
Yanmana
Donmana
Tahammül edemediğim
Gül yüzüne bir leke
Bir benek
Bir çizgi
Gelme ihtimalini göze alamadığım için
Gezegenim
Ahdimize niza getirmeyecek
Bir kazaya kurban gideceğim
Heyelanların altında kalacağım
Yeraltında vuku bulacak
Harekât ve sükûnetin
Lavların
Küllerin
Altında yok olacağım
Ve
Alemi uhraya
Bin bir parça gideceğimi bilsem de
Bakmam diyorum
Kuru dağarcıktan çıkarıp üleştiğimiz
Kuru ekmeğin hatırına
Vitrinleri süsleyen
Et yığınlarına...
Değil mi ki
Kapladın Dünyamı...
Önümde apaçık
Okunmamış bir kitap
Açılmamış bir defter
Tutulmamış bir kalem gibi durarak
Bakmam diyorum
Okunmadan
Yazılmadan
Silinmeden gönlümden
Hece hece, satır satır
Ne varsa sana dair...
Yıkılmadan
Ülkeme kurduğun aşk mabedin
Paslanmadan
Çelik iplerle ördüğün
Sevda zırhı...
Öyle bir zırh ki;
Henüz bulunmadı
Onu delecek
Ne yürek
Ne de bilek....
Abdurrahim KÜÇÜK