1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2779
Okunma

Ben dört mevsim yaşarım hayatın sarkacında
Benim için yaz gelmiş, kış gelecek fark etmez
Aşka ihanet eden soytarının suçunda
Cezanın müebbedi, ölümü de dert etmez
Ağır ağır inişim çıkışımın başında
Madalyalar verişim, geçmişimi terk etmez
Öyle şeyler yaparım halimin yokuşunda
Kumaşıma dökülen ısdarcı teri yetmez
Bazen bir hükümetim her şey benden sorulur
Tanır mıyım hilafet, zaman, el pençe bitmez
Her şeyi yargılarım, Tarih, Hâkan demeden
O masum duruşuma bağışlamada gitmez
Şu Mustafa, şu Mehmet, şu Fatma, Fadime’ymiş
Dikenler arasında gülün kokusu yitmez
Sonra birden ürpertir kanımı gençlik yönüm
Yosmalar karnavalı düğünüme söz etmez
Geceler yıllar olur, gündüzler Asırlarım
Bir anlık gülüşüne canlar yanar od tütmez
Fakat bir de dizilir beynimdeki sorular
Kaderin sillesini dayanacak yok çökmez
Kaynatırım başımda geçmişi geleceği
Unuttuğum heceler bir tek gülüşü çekmez
İşte! O zaman başlar doğum sancısı çığlık
Hayat bir ıslık kalır, dudaklarımdan ötmez
Ben dört mevsim yaşarım zamanın sarkacında
Ömür tüketir ruhum ilhamını tüketmez?!..
Abdurrahim Küçük
________________________________________________
* Isdarcı: Halı kilim tezgâhı ustası, dokuma ustası.