1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1470
Okunma

Ne çok sınavlardan geçtik biz, âdem yolcuları
Alamaz gayemizden, birkaç sille, birkaç çifte
Çorak topraklarda ot, imkân, doğum sancıları
Bülbülün nâmesidir o, gelen ses, çalan güfte
Sürmez gebeliği fecrin sonsuza kadar elbet
Hangi Sıbyan dimağından çıkmış bir ulu devlet
Sallar arşı alayı, melekler sıtması bir gün…
Taşımaz çelik çomağı, hantal gövdeli bilek
O Hakikat gecesinde, mumdan fenerler söner
Tüm sinsi planların, ardında saklı gölek
Katran akan dereler, gülden ırmağa döner
Saklayamaz hiçbir gök, hüzünden şafakları
Yeşillenince dalların, son bahar yaprakları
Ballar arzı senayı, bir öksüz vatanı, sürgün
Sence bir işaret zamiri; şu, o, onlar demek
Başka bir anlamı yok, seni saymaktan başka
İnsan ki yaratılışta, verilmiş bunca emek
İsmi âlâ nakşolmuş, can, çamurundaki aşka
Bu Tamamlanmaz vaatler, diyerek geçemezsin
Senden önce bir sen var, sen onu seçemezsin
Dallanır budaklanır, gizlenmiş, tohumda bürgün
Güncel dilde dış olan öz, içte, içten kanıyor
Hep ondan yüceliyor, madde önünde mana
O Şerefli mahlûkatın mundarı son sanıyor
Kundaktaki bebeğim, boyandıkça alkana
Zannetme sinendeki kalp, sonsuza kadar çarpar
Yıllanmış haşmet urbanı, bir hasta tırtıl kırpar
Dondurur şehvetini, garip, cilvesinde dürgün
Benlik Allah’a mahsus, herşey onda ‘kül’ olacak
Kervanına hasret dağlar, engin deniz, düz, ova
Elbette sınırlı zaman, gün gelip son bulacak
Bu ağır hamallıktan kazanç, sayılmaz kova
Kiminde sağır, topal, kiminde mahpus emir
Her mahlûkta saklanmış vicdan sesidir zamir
Durdurur hasretimi, nurdan mercekli dürbün…
Nam vermez sahte şövalye, sahibinden başkaya
Uşaklar diyarında, mumdan heykeller durur
Bilmem ilaç olur mu tohum, bu kanserli hastaya
Asla dönen vahşinin, kirden damarı kurur
Hesaplar alt üst olur, gelir nurlu bir kervan
Gün döner devran döner, yıkılır tahtı havran
O saman alevinden, çiçekler saçar bir gün…
06.10.2015
Abdurrahim KÜÇÜK