Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Oğuz Can Hayali
Oğuz Can Hayali

FATİH AT PAZARI (1)

Yorum

FATİH AT PAZARI (1)

( 1 kişi )

2

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

2085

Okunma

FATİH AT PAZARI (1)

Hayalimden,
benden,
belkide Fatih’ten çok daha eskidir Anılarım.

El Sanatı, Hüner Tezgah’ı, At Pazarı;
Nalcı, Semerci, "Meşin Koşum"cu
ve Atlar;
Cılız, semiz, Paçalı At, Tay-Gebe-Kısrak,
omuzu yüksek-Kalçası geniş Heybetiyle "Döl" Küheylanı,
Arap’ı, Şah-Merdan’ı. Kır At’ı
ve Sütçü Beygiriyle
Baytar.

"Araba Marangozu" keser çift-Kollu-El Testeresiyle,
biçer-deler "Burmalı Makkap" Tepesi-Topuz’lu Merdanesiyle,
El Rendesi sürer-yontar,
keser Keser Tahtayı, yuvarlar-bir-El darbesiyle.

"Dingil-Çember-Zincir Sıcak Demirci"si Halas Çavuş,
-Helias’dan gelir Adı, Rum Dönmesidir-
Omuzundan asılı, Yere varan "İs’ten kararmış-Kösele" İş Önlüğü ile
kıskaçlar kızgın Demiri, Uzun Maşası bir Elinde,
öbürü döver Balyoz-Çekiç Örs üstünde.

Tamir bekliyen At Arabaları, Boynu "Yular"a sokulu Samanı geveleyen Atlar,
öbek-öbek Dışkı içinde Sinek,
Sinek kovalayan At Kuyrukları, sallanan Yele’li Baş’lar, tepen Ayak, titreyen Kalça Derisi...
ayrı bir Hikayedir.

Çıkarsın Yokuşu Ana Caddeden, sağ-yukarı,()
alırsın Fatih Camii’ni sol Koluna; Türbesi, Medresesi, Mezarlığıyla,
selamla Esnaf’ı Yokuş bitene kadar,
Tepeye-Düze gelmişsen hele,
bekle,
dur-dikkat et!
İnmeye başlamadan Yola,
kolla!
Sol Kolunda gizlidir daracık bir Sokak;
Çocukluğumun El-Sanatı-Müzesi,
Alın Teri- Hüner Meydanı,
At Pazarı.

Girilir bu dar Boğazdan içeri,
açılır birden-bire
çep-çevre,
dört köşe,
Hayallerim kadar
-belkide daha geniş-
kocaman-Yuvar-bir Dünya.

Ortada yaşlı bir Çınar, altında "Kör Kahveci" Yahya var.
-Sadece bir Gözü görür-
5 Adet küçük Masa, bir yığın Hasır Tabure,
Çay-Kahve-Tavla-Nargile.

Kıvılcım sıçratır Çakmak gibi, Nallarıyla beygir yada "Demir-Çemberli-Teker",
kayarken "Kamburu-Cilalı" Parke Taşında.
"- Brrr!" der, çeker Dizgini Nakliyat Gezgini Arabacı İsmail Efendi.
At Arabasıyla Hurda Toplar Kışın soğuk olunca,
yazın ise sadece Karpuz satar;
"- Kesmece bunlarrr, Kesmeceee!
Bal-Damlamazsa-Alma, Para yok!"
Esnaf, Usta, Çırak, Müşteri bakar bu Yaygaraya, sallar Kafa, koyulur tekrar İş’e.
Birde Sinekleri meşhurdur At Pazarı’nın," Aha, bu kadar!"
Misket gibi, Yaldızlı-Tombul-Gövde, Far’lı Kanatlar,
ilk Müşterileridir "Kesmece" İsmail Efendinin.

Köşedeki Baraka’da Kalaycı Hamza 4 Çocuğuyla Ablasında oturur.
Karısı Beşinciye Hamile iken,
geç varmış Şehir’e Eşşek üstünde,
İkizlerin İkisi,
her üçüde "Sizlere Ömür"
Baş Sağlığı!
O,
ovalar-güveler hep beraber Çoluk-Çocuk Bakır Kap’ları.
Ben de "Sarı Ahmet" ile "Cam toplar" satardık ona.
Sarı Ahmet Ele Başıdır, Tayfamızın, ben Çömaz’i.
Çır-Çır Yokuşunda oturur, Babadan kalma 6 Daireli Apartmanda, tek Oğlan Çocuğudur.
Sever bir Gün Teyze-Kızı’nı, falan-filan. Gebe-kalınca-da Evlenmek zorunda kalır.
Baba Ahmet Efendi 15 Yaşında, Yenge Hatun 13’ünde...
Gariptir bir Baba’yla Sokakta oynamak
Buda başka bir hikaye...

"- Ne diyorduk?
Ha !;
"- Cam toplar satardık Kalaycı Hamza’ya."
O döver, Un yapar, "Islak Kum" içine katar;
"- Al sana Zımpara!"
Meşin Eldivenle ovulur küçük Kap’lar, Pas’lı-Çal’lı Taslar.
"Büyük Leğen-Sofra Tepsisi" Topuksuz Takunya ile ıslak Kum üzerinde kayarak,
iki-Yana-Kıvırarak, Oynak Kalçalarla zımparalanır-ovulur;
"- Cam Kıymığı İnsafsız olur!" derdi
Kalaycı Hamza Efendi,
kendine Öz "Maacır" Şivesiyle;
"- A, be üc-bej..."
Taklit eder, gülerdik.

O,
Elindeki Demir Maşa içinde, zıplatarak döndürürdü Kap’ı Ateş üstünde.
Öbür Elinde, Pamuğa bulanmış Kurşun-Kalay-Kırma’sı,
sürer-yayar-yedirir erimiş Kalayı Bakır Kap’lara,
tek Ayağı Ocağın-Kürüğünün-Pedalındadır ama,
ayarını iyi bilir-İşinin Ehli’dir.
Körükten çıkan Kızgın Hava ve Kümür içinde kaynayan Lav, tehlikelidir!
Ya Kalay yanar, ya Kap Erir, yada Bakır delinir.
"- Büyüyünce Kalaycı olacam!" derdim Babama,
Kalaycı Hamza bana Tuz attırınca Ocağa;
"- Casss!" diye duman olurdu Tuz’un Buğusu!
Birde,
Amonyağımsı-Sidiksi-yanmış Pamuk Kokusu!

Kalaycı Hamza, Hanımsız 4 Çocuklu,
"Kamburu-Yana-Yatık" sivri Kemerli Burnu
ve
İs’li-Kıvırcık-Kabarık-sık kara Saçları ile
Akbaba’ya benzerdi.
"- Bugün bile hala anlatırlar Edirne’de" derdi.
"TUŞ OLMAMAK İÇİN BURUN ÜZERİNDE AMUDA KALKAN TEK İNSAN" olduğunu söylerdi.
Böylece Direği kırılır,
eğri kalır
"Kırkpınar-Yağlı-Güreşinde"
Kalaycı Maacır Hamza’nın Burnu.

(
) Ankara At Pazarı ile karıştırıldığı için; Şiir, "FATİH AT PAZARI" olarak düzeltilmiştir.

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Fatih at pazarı (1) Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Fatih at pazarı (1) şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
FATİH AT PAZARI (1) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
cihangirorkun
cihangirorkun, @cihangirorkun
6.8.2010 20:00:42
Güzel bir şiirdi.
ümit zeki soyuduru
ümit zeki soyuduru, @umitzekisoyuduru
6.8.2010 19:56:23
5 puan verdi
Kalaycı Hamza, Hanımsız 4 Çocuklu,
"Kamburu-Yana-Yatık" sivri Kemerli Burnu ile,
ve
İs’li-Kıvırcık-Kabarık-sık kara Saçları ile
Akbaba’ya benzerdi.
"- Bugün bile hala anlatılır Edirne’de" derdi.
"- Tuş olmamak için Burnunun-Üzerinde-Amuda kalkan tek İnsan!" olduğunu söylerdi.
Böylece Direği kırılır,
eğrilir
"Kırkpınar-Yağlı-Güreşinde" Kalaycı Maacır Hamza’nın Burnu.

Tebrik ederim. Güzel bir şiirdi.
Saygı ve selamlarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL