Gençleşti sokakları Fatih’in.
Anam yirmidokuz’unda, ben altı.
"- Bak ana! Yalancı Dede."
"- Sus hele. Yalancı değil Masalcı."
"- Ne farkı var.
Masal’da
Yalan
gibi
değilmi?"

"- Hayrola Bacım, Çoluk-Çocuk nereye?"
"- Oğlan Topaç ister, öbürü Top. Kız’sa Topuklu."
"- Zaman’ın Takunyaları bile topukladı, Bacım;
Dal’dan Kılıç yapardık, Havlu’dan Turban. Peştemal’dan Kaftan, Kağıt’tan Kalkan.
Radyo bilem yoktu.Mum ile Kuran okurduk, gece.
Gaz Lambası Lüks’tü, sonra pompalı Lüx.
Ne çabuk büyüdü İspirto Ocakları.
Pompalandı, Gaz’landı. Şimdi Elektrikli.
Maşa’sıyla oynadığım, Sarı Prinç Kulpuna Tempo tuttuğum Kalaylı Bakır Mangal.
Yarım Örümcek Sacayak. Üstü isli Çaydanlık, İbiği çatlak Demlik.
Birde, gömdünmü Köz’üne Patatesi, Soğanı...

Ben çimdi; Sarsak, Sağır, Kör, Sidikli, Topal.
Tok’luyorum Bastonumu. titrek.
Topluyorum Fatih’te yitirdiklerimi tek-tek.
Yokluyorum hatıralardaki Cigara Kap’ları, Gazoz Kapaklarını.
Hepsini Kafiyeleyip-Kağıtlayacağım
ve Konfeti yapıp,
Şiir diye size dağıtacağım.