0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1029
Okunma
Okyanuslara sığmayacak kadar
yağmur var bu gece göğün gözlerinde
Aldatmasın seni bu şehrin göz kamaştıran yalancı ışıkları
Mavi bir rengin hükmettiği gökyüzüne daha çok var çocuk uyu
İki ağaç arasında bir ipe, kurumaya astım ıslak umutları
Gözün arkada kalmasın; kupkuru bir dal gibi sahipsiz bırakmadım onları
Nöbet tutar başlarında vardiyalı iki kör bekçi karışmadan sıraları
Şimdi sen kuşların git gide küçülen uzak kanat seslerine kulak ver
Ve bir ninni dinler gibi rahatça sal kendini beşiğinde huzur içinde uyu…
Sıkı sıkı kapadım bu gece pencereleri ve ani çektim üzerlerine perdeleri
Aysız bir gece kadar nursuz, ıssız bir kabir kadar sessiz
Her gece yırtarcasına karanlığın örtüsünü sert çığlıklar atan kuralsız
Bıçak gibi kesildi bu gece tutmuş bir bedduanın etkisinde acizce dilsiz
Bilirimi acaba, soğuk kelepçeler geçerken bileklere
Hangisi suçlu hangisi suçsuz
Acze alıp hor görme bir damla suyu bile
İnada bindirip boğar seni etkisi olur dipsiz bir denizden farksız…
Kaybettiğinde yolunu aldanıp rengine sakın sövüp sayma karanlığa
Hatırla… daha önce izini bile bulamadığın ne çok kaybın oldu
Cevher gibi parıldayan gün ışığının tam ortasında…