3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
4036
Okunma

Huysuz bir kuyu dibi karanlığını
Loş bir ışığın
Esir almasıyla oluşan
Işığın gözlerine yaptığı
Zarif serenat anında
Âşık oldum sana.
İşte o gece
Güzellik kavramı
Utandı kendinden.
Her güzellik
Başka başka yazıldı
Artık gönüllere.
Her türlü çirkinlik
Ters düştü senle…
O ışık ki
Bulmuştu senelerdir
Hasretini çektiği
Tüm güzellikleri kendinden utandıracak
Sadece ve bir tek
Yansımaktayken muhteriz bir halde
Demet demet ışıkları
Kuş tüyü rikkatinde
Bir çift göze…
Güneşin kıskandığı
Kırmızı bir balon
Ve körpe bir yağmur damlası
Hasretiyle
Sokaktaki çocukların
Misket çukurlarında
Sevdayı yoğurması
O küçücük yaşlarda
Kalbin akla dur demesi
Çok da uzak değildi bana…
Huysuz bir kuyu dibi karanlığını
Loş bir ışığın
Esir almasıyla oluşan
Işığın gözlerine yaptığı
Zarif serenat anında
Âşık oldum sana.
Gözlerinin
‘Açık kahve’ renginde
Aklımdan çaldığı kırk yıl hatrı
Sahralarda tükettim ben de.
Çünkü gözlerine
En yakın rengi
Orada buldum sadece.
Çöl, çöl olduğuna
O zaman sevindi işte.
Bilmem o gözlerine
Kimler bakmıştır
Bu zamana dek
Kimler kaybolmuştur
Şanssız bedevi misali
O sahrada.
Kimler küfretmiş kaderine de
Kimler o hengâmede
Helak olup gitmiştir
Şimdi bilmem
Hangi şarkıda
Hangi hüzün nağmeleri
Arasına karışmışlardır
Hangi meyhanenin
Bilmem hangi bir köşesinde?
Belki de kaç kişi
Küsmüştür dünyaya
İmkansızlığın damağında bıraktığı
Acı bir sarhoşlukla.
Hoş
Âşık hayata küsmüş
Hayatın haberi olmamış
O başka konu.
Belki de kaç kişi
Oyun yaptı da sana
Kandın!
Kandırıldın!
Gerçek sevenlerinden
Muhafaza ettiğin
Sırla dolu kalbinin
Altın anahtarını
Kimlere verdin
Ve ‘Hoş geldin’ paspasını
Kaç kişiye çiğnettin?
Sen bu oyunlara kanarken
Her Oyun kendi bacağından asıldı da
Sen nerelerdeydin?
Huysuz bir kuyu dibi karanlığını
Loş bir ışığın
Esir almasıyla oluşan
Işığın gözlerine yaptığı
Zarif serenat anında
Âşık oldum sana.
Kim bilir daha kaçı
Aynı anda vuruldu bu
Serenadın en can yakıcı
Notalarına…
Göz görmeyince
Gönül katlanırmış ya
Bilmem kaç biçarenin
Yere serilmiş duygularına
Bastın da
Göğe merdiven dayarken
Altta kalanlardan
Bihaber kaldın…
Kaç sahtekâra el pençe durdun
Ve kaç mazluma pençelerinle vurdun?
Kaç ‘eloğlu’na gönül verdin
Kaç gönlü harabe ettin?
Söylesene kaç, kaç,
Kaç bu şehirden diyorum
Kendime
Sonra diyorum ki nereye kaçacağım?
Bilmiyorum…
Bilsem zaten
Şiir yazmazdım…
Emre GÜLBÜZ
5.0
100% (2)