1
Yorum
7
Beğeni
4,7
Puan
1605
Okunma

Geç gelen merhabayı
Çiçeklerle geri kovan
Bir macera yaşıyorduk
Yok olurken son sözler.
Ve son sözler
Öyle sondu ki
Söndü yatsıya varmadan
Gidişinin izleri.
Örtülmüştü sana ve bana
Bir yorgan gibi sonsuzluk
Dağa, ovaya, rüzgara örtülseydi
Muson rüzgarları gibi dolaşırdı kanımda
Ve kanımca bu son desem de aslında
Her son kandırıyor beni
İlklere bezeli ve ilklere meftun.
Soğuk mu geldi kapıdan
Oysa ki dışarıdayız, ört üstüme yalnızlığı,
Bir dünya doğur
Ve beni sal yollarına.
Bir amacı olmalı geliş ve gidişlerin.
Son söz gibi olmalı bitişler ve
Kandırmamalı sözlerimi.
Göz bebekleri küçülmüş,
Bakışları sert ve boştu
Akşamların.
Dört ayağı vardı ve sanki
İki ayaklı gibi dururdu
Hep karşımızda.
Son olmadı hiçbiri,
Tırnaklarına oje gibi sürdü
Gözyaşlarımı.
Uyandığımda kapanırken gördüm
Aydınlığını.
Yalan olduğunu o yüzden anladım
Eminim
Emin olmadığımdan.
Sadece bir rüya değildi belki
Ya da son sözleri gibiydi
Yırtılırken şafakların ezgisi.
Yazamıyordum gözlerine,
Sanki dağların mürekkebi bitmiş
Hüznün penceresi kapalı.
Ama beraberdik ikindi vakti
Yatsıda tüm kepenkler kapalı.
Sözlerimi mazur gör yaban gülü,
Bu soğuklar yaktı adımlarımı.
Koşmaktan ellerim tükendi.
Fışkıran kalbime tırmandı gülüşlerin
Koyarcasına yerine ve
Oyarcasına gözlerimi yerlere fırlattı.
Beklemek ne haddimeydi ki
Özlemek ya da.
Ben mi büyüktüm yoksa
Gidişine saçılan tohumlardan
Ağaç yapmak mı
Daha yüksekti yeryüzünden?
Göremiyordum
Ellerini.
Ve büyüktüler.
O kadar büyüktüler ki
Anlamlandıramıyordum beynimde
Adımlarını.
Ve küçüktüm ki o kadar
Üstüme bassan da
Canım acımazdı.
Ve acımazdı bana toprak,
Eğer ona yar olsaydım.
Marşları çalınırdı darbukayla
Ve kanunla
Ve hatta klarnet.
Ve eğer gidiyorsan
Bunu bana belli et.
Ya da bir kurşun ağırlığı
Daha sabret.
Gün yakın,
Gece sonsuz gibi ama
Sevda küsüratsız
Ömrüm ömrüne değdiği anda.
5.0
67% (2)
4.0
33% (1)