0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1326
Okunma
Mutluluk ,
vazgeçmeyi bilmek bazen;
yaşamak dediğin
unutabilmek bir şeyleri.
Unutacaksın mesela
Çizgi film izlerken
Sarı sabahları.
Yemesine yiyeceksin
Yumurta, beyaz peynir, zeytin
Hem de defalarca
Ama çare yok unutacaksın
Anne elinin tadını…
Unutacaksın o küçük adımlı akşamları
Elin her zaman babanın eline sığmayacak.
Vazgeçeceksin o yokuş aşağı heyecandan
Yüzünü her kaldırdığında gördüğün o adamdan.
Yoksa günden güne artarken
Adımlarının mesafesi,
Hece hece kazırsın beynine;
Kimseden korkamayacağım
Kimseden korkmayacağım diye
Kimseden de korkmazsın.
Ama gün gelir
Yokuş aşağı bir zamanda
Örümcek bir his iner,
Zehirlenirsin;
Yeniden baba olur her şey
Yeniden korkmak istersin…
Mutluluk vazgeçmeyi bilmek anlamdan.
Sarı dememek mesela sabahlara,
Gecenin karanlığına aşkı yüklememek
Merak, istemek ve bilmek
Acısından ağlayan hazzı muhteşem bir diyet
Hepsi hepsi koca bir kütle
Ve tam bir turdan ibaret…
Süslenmeye muhtaç sevgiler;
Gizlenmiş kırmızı bir esaret,
Yiye yiye şişmiş zaaflar;
Utangaç siyah bir mülkiyet,
Korka korka bezmiş
Kötürüm bir isyan cesaret…
Mutluluk, vazgeçmeyi bilmek yaşamdan
Senin ipe çekmene gerek yok
Zaten ölmüş geçmiş,
Vazgeç şimdiki yastan,
Ayıkla geleceği meraktan
Bir gelin gibi salınsın doğan güneş,
Gecenin hazzı.
İnat etme anla artık
Zavallı bir yanılgı geçen günlerin sayısı.
İlk an son an;
Farkı da aynı
Toplamı da aynı…
Gözlerinin açılmasını isteyen varsa
Bu dünya da senden gayrı;
Kalkacaksın her yeni güne.
İster düşsüz olsun gecesi
İster kırmızı
İster kana dursun sabahı
İsterse de sarı….