0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1260
Okunma
El büyüklüğünde yuvarlak Konserve Kutu içinde
"ince Mum ışıklı" Fener’le
başlar Fatih’te
Ramazanın 27.nci Gecesi
"Fakir Çocukların Kandil Konseri";
"- Yağlı Kapı, Mumlu Kapı,
arkası Ulu Kandil Kapısı.
Merdivenden iniyor, Pabucunu giyiyor,
Beş-Para olsun, On-Para olsun, Hanım Teyze sağolsun.
Sağolsun-da-varolsun.
Özenirim;
"- Keşke Fakir olaydımda,
yağlayaydım Hacı Kapılarını!
derim.
Tokmaklar Davulcu, Savur’u,
Köpekler hav’lar, U’lur.
"- Hoşt!" Ritminin içine
"Küt" diye bir Tekme konur;
"- Au, Vauuu!
Davulcu Mani’ye devam eder;
GÜM GÜM DE, GÜM GÜM
"- Hoşgeldim Mah’lenize."
DUM-daka, DUM-daka
"- Elimde Davul Yüküm."
tıkır da, tıkır-tıkır.
"- A, benim Bacılarım,"
tık.
"- Ağa Beyim,"
GÜM!
"- Selamun Aleyküm!"
GÜM GÜM DE, GÜM GÜM!
Gelir Arife, birde Bayram Namazı.
Ben, Küçük Kardeşim ve Babam kalkarız
Sabahın Kör’ünde Abdest almaya.
Kıştır, karanlıktır, soğuktur;
"- Buz gibi, brrrr!"
Kahvaltısız-Aç Gövdelerimizi taşırız Camii’ye,
herkesin-Koltuk-Altı’nda bir Seccade,
Kafasında ise aynı Bahane;
"- İçeride Yer yoktu,
Camii Avlusu çok soğuktu..."
En yakın Kahvede alırız Soluğu,
Bayram Namazı bitene kadar.
Anam okur Yüzümüzden
Babamın Tembihini.
Babam ise bilir,
Küçük Kardeşimin
"Yalan söylemeyi hiç beceremiyeceğini"