1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1321
Okunma
Yollar Uzun
yıldız süre süre gidiyorum
bir amansız bozkırda
mor sümbül peşinde
bata çıka
martılar suya
serçeler yeşile
ben dağbaşlarına
yürüyorum
dalım kırık
yaprağım kuru
kulağım seslerde
bir haber almaya
açlık yenildimi
ağlayanlar gülebildimi
acılar hafifledimi
içimde duruyor
ilk günkü gibi
bir umut
yani baştan bilmek acısı
anlayıp anlatamamanın sancısı
sevip sevilmemenin ayrılığı
düşe kalka gidiyorum
mavi yıldız peşinde
çağla yeşili içimde
buğday filizi dışımda
yaban kuşlarının izinde
yürüyorum düşe kalka
amansız bir bozkırda
ve
dikenlere takılmış bir yazma
bozkır alacasında
kimbilir kimden
hangi zemheriden
kaç yağmur
kaç fırtına
geçmiş üstünden
büyük acılar gibi dalgalanıyor
rüzgarlarda
çırpınışı bir ayrılığı anlatıyor
işlemesi yoksul bir el
oyası zengin bir yürekten
bilen bilir
söyleyen ne güzel söyler
‘’dağlara doğru
dağlara doğru’’
aynı bizdik dağların derininde
denizlerin doruğunda
ve sizdiniz yüzeylerde
balçıkta altın avında
biz ise sevgilim
öpüşüyorduk
ay şavkında
yıldızlar aşkına
delice akan nehirlerin hızında
tarlada buğday
sofrada ekmeğin buğusunda
sen de gel sevgilim
bu uzun yola
şu uçsuz bucaksız bozkırda
aç göğsünü
dökülsün yıldızların
dolsun güneşlerin
oraya
ordaki ateşe doğru
çalma kendini kendinden
çekme beni senden
yaşamayı yaşamak yapmak
kanatmadan kanamadan
olmuyor
derinden gelen uğultuyu
duyuyorum
ayın güneşi vurduğu gibi yüzüme
derin bir oyuk daha açıyor içime
kanadı kırık çalıkuşunun bakışı
yalnızlığım dokunuyor
toprağı ellerken
gökyüzünde yürürken
denizi dinlerken
eksik kalıyor zaman
boynunu koklamadan
yalandan gülüyor güller
avutmuyor bulutlar
kollarını sarmazsam
ıslatmıyor yağmurlar
yıkılmış değilim
eksiğim
umutsuz değil
sensizim
hadi sende gel gölgem ol
şu çöl yalnızlığıma eğil
bulvarlarda
kalın perdeler pencereler ardında
korkak sönük ışıklar yanıyor
sokak öylece çıplak
bilmeden gücünü akıyor
o korkak sönük ışıkların yanında
güzel yalancı kadınlar
teke kokulu adamların
hem altında çokça da üstünde
korkakça sönükçe sinsice
biz ise
biz gibi
doğru başlayan bir yolculuğun
sert fırtınalarındayız
kar altında güneşe oruçlu
kor içinde sönmeyen sonsuzluğu
bileyleyen bir tatlı uğultulardayız
sen sen sen
gözle görülmeyen bir gerçek
elle tutulabilen aydınlıksın
her şafak seni sayıklar
ufuklarda çiftleşerek uçan kuşlar
Umut Erden