3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1480
Okunma
Buruk geçen günleri süpürüp kıpkızıl yüzleriyle gitti çöpçüler
Öylesine sıcak ve gümüş tozlarıyla bezenmiş elleriyle
Tadamadığım baharsın sen
Ama yine de gel
Doruklardan indirilince toprağına küsen bir asmin çiçeği gibisin
Umutlar baltalanmadan
Sevinçler kanatılmadan gel
Konuk ol bana
Cellatlar soluğumuza dadanmadan
Sana dört bir yanda esen rüzgarların öyküsünü anlatacağım
Işkın kokusunda yürüdüğümüz patikalarını dağ köylerinin
Bir türkü serinliğinde munzur koksun ömrümüz
Direnç bir karanfil gibi ışıklar saçsın alınlarımızda
Kavgamız
Yine gel yurduna yoldaş
Meşe odununda çay kaynasın
Körpe kuzularla danslar etsin çayırlarda direnç çocuklarımız
Düzgün Baba’nın hatırı için söylüyorum
Dokunulmadı hiç saklı hatıranıza
Yine yüzelim seninle serin sularda
Eşlik etsin bize kırmızı benekli alabalıklar
İbrahimi anlat yine bana
Tabakandan bir sarımlık tütün ver
Yine çaputlar bağlayalım dilek ağaçlarına
Kayalara mumlar dikelim perşembe akşamları
Semahlara duralım yoldaş
Küskün bir meşe gibi boynu bükük kalmasın diye yarınlarımız
Gel konuğum ol
Hasretler gül yüzüne ezberletilmeden DERSİM’İN
5.0
100% (5)