4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1990
Okunma
Üzerimden sürgülenmiş kapının ardı öylesine karanlık ki
İs rengi bir betonun üzerinde susturulmuş cesaretim
Daha henüz barışıkken rengarenk kanatlarıyla kuşlar
Ve henüz kuytuluklarda susturulmamışken kahkahalar
Sana üşüten kışların, kavuran yazların dışında başka bir mevsim anlatacaktım
Gökkuşağını selamlarken bulutlar
Kötü ışıklandırılmış sokağınızdan geçerken hortladı matemim
Çürümüş asfaltların cinnet kokusunu duyunca kanadı gözbebeklerim
Dağılan umut,
Öyküleşen kahır
Ve üstüme çöreklenen yersiz sabırdan bana kalan
Şu suskun zamanlar sadece
Dili lal edilmiş bir suçluyum
Küf kokusundaki dar bir çekmecenin içinde tabutluk kemiklerim
Düşündüm ve düşlediklerime de kırıldım
Yarımcamış bir çocuk neşesi gibi düğümlendim geceye
Ne ıhlamurların derin kokusu uğrar oldu artık
Ne de seninle yudumladıklarımın benzeri bir kahve tadı akşamüstleri
Kulaklarımda bir sıfır treni uğultusu
Nabız sesimi bile içinden kaçıramaz oldum
Kırıntı diye bildiğim günleri destansı konukluklara çeviren
Kimi gün suskun, kimi gün sahil meltemleri kadar neşeli kadınım
Neden tüm incelikleri orta yerin kırıp gittin
Sensiz dar gelir bana bu sokaklar
Bu amansız gece
Bu tozlanmış ihtimal
Ve bir kör bıçağın bilenmesine direndiği gibi
Sokulurum ben de kavgasına köhnemişliğin
Üzerimden sürgülenmiş kapının ardı öylesine karanlık ki
Ashab-ı Kehf hüznünde derin bir uykudayım
SARP ÖZDEMİR
5.0
100% (2)