6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1022
Okunma

Atatürk’un hayatini çok kuçukten itibaren aslinda ezbere bilirdim. Ama bir bakis açisindan.
Veda filmini seyretmeye gittim geçenlerde. Ve aramizdaki yetisme farkliliklarini açikça anladim.
ATA’yi zeybek oynarken izlemek ne guzeldi, "alayiniza savas, ölümüne özgürlük " diyordu. irkildim yerimden. Yanimda bizim kiz uyuyordu. ne çok ihanet etmisim diye dusundum.
eskiden arkadaslar la "bu memleketin hali.." diye sohbetlerde ve hatta yillarca "neden" diye sormusumdur hep. Niye biz, yeni bir teknoloji uretemiyoruz, niye biz yeni bir Tv teknolojisi, veya bilim teorisi uretemiyoruz. çunku biz yillardir turban, kemalizm, dogu, bati tartisiyoruz da ondan. Yani hayata bir kuyudan bakarsan, gokyuzu çukurun dairesiyle dogru orantili olarak gorunur.
Ortada kesin bir egitim sistemi farkliligi var, çevresel sartlar daha sonra. çunku o gunun Selanik’ inde hiristiyan, musluman, yahudi her kes ayni mahallede yasayabiliyordu komsuydu her kes.
Fransaya gelmeden önce ögretmenlik yaptim Türkiye de, ve nasil çabaladigimi hatirliyorum, ama malesef taze bedenler çok erkenden zehirleniyor Türkiyede. Dogu bati, musluman hiristiyan diye ayiri veriyoruz ortaya her kesi, ne kadar sig, ne kadar basitçe.
Bizi köhne yapan, bizi bitiren hala orta çag felsefesiyle bu gune bakmaya calismakta.
bizi bitiren sey, arap kulturu, dini onlarin. Eger Tanri Turklerin musluman olmasini isteseydi kurani Turçe gonderirdi.
veya soyle dusunelim, bizim adetlerimiz, kulturumuz yenilige açiktir, farkli dinlere, dillere. çini diye bir sey var, cami susuluyoruz, çinden aldik getirdik. çay kelimesi çinceden gelir. sonra orta asya, fars kulturu, yanlizca iranda 10 dan fazla Turk devleti kurulmus fars kulturunu goge çikarmak için.
Ama bati kulturu ve arap kulturu emperyalistir, yayilmacidir, anlasamazlar, savasirlar daima. onun için bu gun bizi araplar sevmiyorlar siz bizden degilsiniz diye, avrupalilarda bizi , siz arapsiiz diye istemiyorlar. Yani ne Aliye ve veliye.
ha bu arada Türk kelimesi yanlizca bir kulturun ismidir, irk degildir. Onun için vikinglerin konustugu dil, finlilerin konustugu dil, kizilderililerin konustugu dil, korelilerin konustugu dil ile aramizda benzerlikler var.
geçenlerde sosyal danisman olarak çalistigim kuruma politik siginmaci bir ermeni bayan geldi: semmame oynuyordu, yani sarki ermenice kokeni.
Israil de "katibim" turkusu çailinir, makedonyada, yugoslavyada.
bu gun afrikada her kes ingilizve konusuyor, fransizca konusyor. Peki misirda insanlar Turkçemi konusuyorlar, yugoslavlar Turkçemi konusuyorlar. Bizde oralari isgal ettik zamaninda.
Dunyada evrensel dunya vatandasi diye bir kavram varsa eger o kesinlikle Turktur: dusunun, çin kulturu, orta asya, iran kulturu, frigyalilar, sumerler, araplar, suryaniler, ermeniler, eski yunan kulturu, yetmedimi koy ustune bir de muasir medeniyet, avrupa kulturunu. Bunlarin hepsini harmanlamak kolaymi.
neyse
kendinize iyi bakin
bu limandan sakince çekip gitmeli artık
Sessizlik günlerde batmış olacak yakında
karanlık vadiye yıkılınca
bu ahşap çatı
bahçelerden uzakta
ilham perisi, isteksizce sürgünde
Uzaklaşır üzgünce
seçilmis bir günde
çimlere yüz üstü uzanamayacağız artık
Sabahın ilk ışıklarında
adımlar sendeliyor isteksizce
şiirsel rüyalarımız da
güneşi bir daha çizemeyeceğiz mesela
torosların tepesinden
yaldızlı altın başını
hayatın süsü gibi
uykuya daldırıyor her şeyi
gölgeni tadamayacağım artık
ormanların onuru, eski çamlar,
sırlarımızı duyamayacaklar
Bu nemli, karanlık mağara da
daha fazla masraf edemeyecegiz
ve sabah, ahşap tapınakta
melankolik ezan çağırdığında
nefes alanlar ve almayanlarla
kıyama duracaklar ardında
virajdayız soğuk bir taş üzerinde
örtüyorlar ahşap türbeyi işte
Elveda, bahçeler
mavi göl, yaban kayalar,
Gür ormanlar sessizce
dem vuruluyor bilgece
terkediyorum sizi gelmemecesine
fırtınaları karşılıyorum
Muhtemelen yeni olaboralar
cılız düğümler ayrılmış
Ve hayatın baharı henüz,
Hangi kayada, hangi kıyıda
zaten yenilmek yok ölüme
Ama inatçi işte hayat
koşmak istiyor inadına
hemen yolun tam ortasında
Dudaklarımın yeni tatmaya vardığı
hayatın kehribar tadı
fırlattım benden uzağa
ayakların sınırı geçtiğinde
dönüp bakma geriye
kariyerimizin üçte ikisi,
bir ömrün ağırlığı altında
gökyüzüyle dost olduğum yerde
dik ağaçlar altında
görecegiz gölgelerin aktığını
yoğun günlerimizin ardından
işte korkusuz ve umutsuzca
fırtınalı varlığımızda
hatıraların anımsattığı
bu gitmeler nereye
çift kanatlı kapıdan
süzülürsün dönmemecesine
yada ıssız bir kaya tepesinde
sessizce gün batımında
dalgın bakışın dolaşır uzaklarda
Ve artar bayğınlığı
Bir zamanlar dolaştığı denizlerde
ölümden medet ummanın anlamı yok
yoruluyor insan
zaman yoruluyor tutkuda
insanı insanlar öldüyor neticede
deniz kızları
içimi acıtıyor yanlızca
sarı zeybek oynayaraktanda geçerim bu yeri
5.0
100% (3)