İtiş kakış hayatın içinde oynadığımız bir oyun Bir iki üç tıp! Oyunun neresinde gittiniz? Tüm sıkışmışlığınızla Şaşkın bakışlar altında hangi duvarlara işediniz?
Hayat! Küçük bir karavan Etin ilikten/ bıçağın kemikten geçtiği zaman Ha gayret dayan! Tütün sarısına yatırdığın parmaklarından sızan Tüm geceye bulaşacak birazdan
İçinde eciş bücüş insanlık Dolduk / taştık/ boşaldık Girdik bir düşün içine /otlandık
Şimdi sen diyorsun ki: “Kan gövdeyi götürüyor korkudan” Nerden bileceksin Hiç soyutlamadın ki kendini hayvanlıktan Utançtan! Utançtan!
Saklan şimdi kadife perdelerin ardına Tan ağarır birazdan Gün doğar habersizce gece imlalarından Ve arınırsın yine gece günahlarından
Aklın almıyor değil mi mirim? Hala Kaf Dağı’nda burnunun bir tarafı Kel başa şimşir tarak Uçmuyor artık halı...!
( Tırmalarken içimi yetiştirdiğime kaygı. “siz” diye başlayıp “sen” diye bitirdik, bağışla. Kalmadı artık saygı.)
sayfama renk bırakan tüm dostlara ve kurula teşekkürlerimle.. sevgiler..
Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şimdi benim şiirin öznesininters simetrisi gibi.Bunlara az gelir az.Divan şiirinden bu tarafa hep alışmışlar güle veya bülbüle benzetilip, betimlenmeğe.Yok artık üç kuruşa beş köfte.Herkes hak ettiği ile anılacak ve herkese değeri; kilosuna göre verilecek.Ederi ve bedeli bu ölçülere göre saptanacak.Bizler pohpohlayıp, havalara çıkardıkça bunlar da kendilerini bir şey sanıyorlardı. Oysa akşamın; kendisini aşan bir anlamı yoktur. Akşam neyse odur. Ve akşam hep kendisidir. Bizler ne kadar değiştirmeğe çalışırsak çalışalım; akşam hiç değişmez ve hep kendidir. Artık çağımız ve çağımız şairleri; şerefsizce terk edilişlere, onurlu ağıtlar dizmesinler.Herkesin ahlaksızlığını ve suçunu suratına çarpmasını bilsinler.Olaylara karşı gerçekçi duruşunuzu ve onurluca karşı koyuşunuzu tüm içtenliğimle kutluyorum.Saygımla.
sami sezgin tarafından 4/6/2010 2:20:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
teşekkürler sevgili Sami...sayfamda yaptığın gezinti ve bıraktığın izler beni ziyadesiyle mutlu kıldı açıkçası... herkesin hayata ve hayatın gerçeklerine bir dokunuş şekli vardır..bizimki de bu görüldüğü üzre..:)) sevgiler.....ışıkla kal arkadaş..ve kendinle..
teşekkürler sevgili Sami...sayfamda yaptığın gezinti ve bıraktığın izler beni ziyadesiyle mutlu kıldı açıkçası... herkesin hayata ve hayatın gerçeklerine bir dokunuş şekli vardır..bizimki de bu görüldüğü üzre..:)) sevgiler.....ışıkla kal arkadaş..ve kendinle..
sonbaharın ve devamındaki kış aylarının,hastalıkları ve hastaları çok zorladığı bir zaman;eskilerin tabiri ile'' küçük ay''... vücutta ve ruhta biriken toksinlerden arınamayanların vay haline... biraz sabır,birazda hoşgörü ile karşılasak baharı...buzların çözülüp,nehirlerin aktığı günleri kucaklamak için...
özlemişim sesini.. tebrik ederim sevgi,çok güzel seslenişti.
pekçoğumuzun yapamadığı açık yüreklilik ve sınırların çizilmediği bir anlatımdı şiiriniz... sadece bu yüzden bile defalarca kutluyorum yüreğinizi.... nedense şiiri okurken hayranı olduğum iran'lı bayan şair Furuğ Farrohzad geldi aklıma... tebrikler, hakettiği yerde şiir...saygılar...
Geceydi sanırım ağlamakla içime gömülmümek arasında kararsız kaldığım bir vakit senin yeşilli telven düştü aklıma bir özlemişim ki sorma...
Şiirden epeyce uzak düştüğüm bir zaman sonrasındayım şimdi ve her zamanki gibi kuzey-güney görünümlü girişimle başlıyorum şiiri konuşmaya..
Şöyle şiir'e "siz" tuttuğumuz taraftan bakmak istiyorum evvela. Çok ama çok garip olacak biliyorum da kalem tanır kalemimi diyerekten izninle tespit ettiğimi paylaşmak istiyorum.
"kendimizi - yani kendini- kaçırdığımız yerdir "siz" e sarıldığımız yer".
Bunu sadece kalbin varlığı düşünüldüğünde kabul edebiliriz ve de içsel yaşlar dökümünde görebiliriz.Ama benim burada görmemem gerektiğini düşünmem buna engel olmuyor. Çok gizlenmiş şiir kendinden. Adeta sadece alt alta mısralar halinde oluşu şiir dedirtiyor üsten bir okuyuşta lâkin mümkün değildir içine inmeyenin buna şiir demesi..Bu yazdığım cümlelerin yanlış anlaşılması çok normal olacaktır biliyorum ama ben burada "şiir" derken please! kimse bildiğimiz şiiri kastettiğimi düşünmesin..Çok değer verdiğim zamanın bir üstâdı vardır demiş ki bir makalesinde:
"şimdiki kalemlerden umutluyuz" (tam cümle böyle değil sadece mâna böyle)
Ara ara eskilere gidiyorum , okuyorum, bakıyorum ya da şimdiki zamanın kalemlerine bakıyorum bazen çok hafif oluyoruz.
"kalbimin derdini bilmem ki nasıl anlatsam, konuşsam anlar mısınız lisanımdan"
Gibi kolayca konuşuruz - bunu ben yazdım katti alıntılığı yoktur-...Evet halkın anlayacağı bir dilden konuşmalıdır şair ve yazar, bildiğimiz kelimelerden, bildiğimiz anlamdan ( yani hesap yapıldığında tüm şairler eşit çıksınlar) ama kusura bakılmasın da halk anlayacak diye kendimizi sanattan soyutlayamayız - mamalıyız-. Şimdi denilecek ki Havin hangi sanattan bahsediyor ve diyeceğim ki " Aşk aşkına! kıymayın bana"..
Velhasıl kelam, bu kalem sayfasına ve de bir çok değerli sayfaya gittiğimde, daha doğrusu giderken hani nasıl bir hava vardır orada biliyorum ki bunu hep de söylüyorum ; gerek kalemin çılgınlığı gerek kendi susuna düşkünlüğü ile alfabe öylesi bir güzellikte şekilleniyor ki birkaç yıla kalmaz patlanılacak gibi geliyor bana. İyi bakın kaleminize hani o bakıma.
Öfke var burada ama öyle böyle değil. Bu şiiri ben yazmış olsam muhtemelen küfrün bana yakışmadığını düşündüğüm yerde soluklanırım da gizlediğim kadar gizlerim düştükleri çirkinliği ama bunun adı kalbin nasırı olmazdı. Ama yine de diyorum ki Kaya kalemi eğer ki dediğim tarafta olsa mutlaka kırmızıya dokunurdu –pastel- e bu da yoksa o zaman ciddi ciddi duman var akılımızın dudaklarında. Hani biraz daha konuşsa bu sefer kırıntılarını toplayamayacak halde olur kurşunun.Sivrisi,yontulmuşu fark etmez.. Ve sonra şiirde sen’ler ve ben’ler de olunca çık işin içinden. Ben anlamadım sanırım ..Yine de anlayacağım..
Şimdi yukarıya bakıyorum “siz” hikayeme bakıyorum- burada koltukluk bir şey yok her halde ama yok şu son notta var sanırım bir şey. Siz deyip başladık sen deyip bitiriyoruz kalmadı saygı ..hmmmm…sizle başlanmaz ki öte tarafta hoş başlansa da senle bitmesi normaldir burada söylenildiği gibi saygı girmez işin içine ölümüne sendir ..Ben çok karıştım burada..Ya öyle ya böyle çok fazla kurcalamamalı deyeceğim diyeceksin ki kaçıyorsun diyeceğim ki sonra hiç de kaçmıyorum böyle konuşmuşluklarımdan sonraki rahatlığı hatırlıyorum ve diyorum ki “içini kemirse de şimdi kıyama durduğun felaketin filmi, ufuk aydınlık” (telve de bana hep böyle der , aydınlık var üstünde sanırım on yıldır böyle diyor da henüz karadan başka bir şey göremedim hani vardır bir bildiği ki :
" Hayat! Küçük bir karavan Etin ilikten/ bıçağın kemikten geçtiği zaman Ha gayret dayan! Tütün sarısına yatırdığın parmaklarından sızan Tüm geceye bulaşacak birazdan "
İç savaşın içinde kalan mısralar durmadan ateşliyor fitilleri karanlığa saklanan mayınlar gibi bileylenmiş bıçak gibi bir sevda içindesin veya içinde mısralar aynen düşündüğümü yazacağım ah ulan ah neden kıymetli olur gidenler
Entellektüel ve süslü pınarlardan susuzluğu gidermek için değil, azıcık serinlemek için faydalanılır..
Yani;
Kelimelerin kabuğuna sığınmak, kelimeleri ruha sürülecek merhem olarak görmek fecaatle yanılgıdır. Hepimizin hayatının bir yerlerinde böyle yanlış tedavi yöntemine rastlanır..
Şairi incitmemek adına muğlak konuşmaya çalışıyorum ama şiirin sonunda tüm sırlar fâş edilmiş. Yürekten damıtılmayan, ruhun ıtırlı taraflarından esen rayihalı rüzgarlarla desteklenmeyen tüm ilişkiler ve sevgiler sevginin özüne aykırı olacağından bir süre sonra cilalı kabuklarını yitirip bütün çıplaklığıyla meydana çıkar..lar. Yani demem o ki, sevgi maskeyle ilelebed sürdürülmez, ne vakit çıkar ilişkileri ve benlik işin içine girer, sevgi ve saygı aradan uçup gider.. Saygı sosyal bir olguymuş gibi kabul ediliyor sanırım tarafımızdan oysa saygı özünü sevgiden alır. Sevgiden yoksun saygı kapital bir reveranstır..
bu sabah görünce gülümsedim dün kaçırmışım dostum hoş gelmiş ve şiirle gelmiş dostluk böyle bir duygudur başka diyarlardan da ısıtabiliyor dostlarını merhaba sevgi...
Ee be insan denen varlık; be insanlık denilen; neydin, ne oldun ve kimbilir daha da ne olacaksın! Öfkenin asaleti bu olsa gerek.. Hayatı ve hayatın içinde değişen, kaybolan değerleri, hatta yiten insanı/insanlığı sitemle sorgulayıp dökmüş dizelere sevgili şairem.. Döküş ki hem ne döküş.. Cesurca, en okkalısından, en yalın haliyle ve fark yaratarak.. Bu fark, farkedilip güne düşerek. Sabahın ilk saatlerinde kahvemi yudumlarken, biraz buruk ama öylesi de tatlı bir lezzet bıraktı dizeleriniz. Yazan yüreği, kalemi gönülden kutlarım.. Saygı ve sevgilerimle...
Günümüzde şaşkın bakışlar altında cami duvarına işediler ablam .) Seni ve her zaman ki gibi çok güzel şiirini burda görmek çok güzel ve anlamlıydı.Sana ve şiirine derin sevgilerimi bırakıyorum canım ablam.
Yüzü camdan bir adamda görüyorum kendimi .... Kırılmış aynalarda görür gibi Mai zamanlara ait bir adam, şaşkın bakışlarla kendi duvarına işer ancak. kendini hayvanlıktab soyutlayamayanlar hırlar ancak Mümkün değildir arınmak hayvanlıktan
Halının uçtuğunu sanaların burnu elbet kafdağındadır ancak yaşadıkları masal aleminden uyandıklarında akılları almaz olanları. İnsanlıktan bi haber oldukları için.
Eh bu sefer çok ara vermemiş şairem sadece 21 güncük....:)) bir ara ve gene güzel bir şiir.
Şimdi sen diyorsun ki: “Kan gövdeyi götürüyor korkudan” Nerden bileceksin Hiç soyutlamadın ki kendini hayvanlıktan Utançtan! Utançtan!
merhaba deli yürek kutlarım bu güzel şiirini.yine sesvgice bir sesleniş yine aşk kırıklarıyla dolu bir gece işlemiş içinize aşkl kalın iyi ki yazmaya başladın dostum çok sevindim sevgiyle kal
Hayat! Küçük bir karavan Etin ilikten/ bıçağın kemikten geçtiği zaman Ha gayret dayan! Tütün sarısına yatırdığın parmaklarından sızan Tüm geceye bulaşacak birazdan
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.